4: Basketbol Turnuvası

62.3K 2.7K 83
                                    

Nil

Zihnim kapkaranlıktı. Birden beyaz bir ışık belirdi. Gözlerimi acıtacak kadar beyazdı. Ellerimi yüzüme siper ettiğimde ışık azaldı. Kendimi birden bir evde otururken buldum. Köşede abimle beraber oyun oynuyordum. Sarı saçlarımı iki yandan kırmızı tokayla bağlıydı. Abim ise elindeki oyuncak ayıyla beni güldürmeye çalışıyordu. Birden odaya babam daldı. Üstünde ki ceketi yırtarak çıkartırken abim beni kucağına çekmişti. Merakla onu incelerken , içeri annem girdi. Babamın anneme bağırıp çağırmaya başlamasıyla küçücük ellerimle kulaklarımı kapattım. Abim ise her sesinin yükselişinde beni biraz daha sıkıyordu. Canım acısa da ses çıkarmamaya çalışıyordum. En son annemin abimle bizi kaldırıp odamıza götürdüğünü gördüm. Babam sakinleşmek için koltuğa oturduğunda annemin bir köşede öylece oturuyordu. Birkaç defa konuşsalar da ne dediklerini bilmiyordum. Yaklaşık yarım saat sonra evin kapısı kırılmış içeri takım elbiseli adam girmişti. Annemle babamı iki kurşunla öldürürlerken kalkıp tek kelime etmeden bağırıp çağırmadan izlemiştim. Gözlerimi kapattığımda uyanmak için çaba harcamaya başladım. Bu rüyaydı. Rüya. Sadece rüya. Gerçek değil.

Gözlerimi aniden açtığımda sabaha karşı olduğunu fark ettim. Yatakta doğrulup ellerimle başımı ovarken odaya göz attım. Kızlar derin bir uykudaydı. Ayaklarımı yatakta sallandırıp ayağa kalktım.Terliklerimi giyip odanın içinde birkaç defa tur attım. Rahatlamayı beklerken daha çok strese girmem üzerine odadan dışarı attım kendimi. Rahatlamalı,iyi düşünmeliydim. Merdivenleri yavaş yavaş indim. Yaklaşık bir saat sonra hava daha da aydınlanacaktı. Dışarıda ki basketbol sahasında oyun oynasam fena olmazdı. Kapıdan adım attığım an karşımda bekçi belirmişti.

"İyi misin kızım?"dedi beni incelerken.

"İyiyim amca. Yurt dar geldi birden nefes alamadım. Dışarı çıkayım dedim."

"Dikkatli ol kızım!"deyip kapıya tekrar geri döndü. Ben ise yavaşa merdivenlerden inip arka bahçeye geçtim. Kimse yoktu. Hava yavaşça aydınlanırken iki antrenman yapsam fena olmazdı.  Basketbol sahasının köşesinde ki topu aldım ve yerde bir kaç defa sektirip potaya baktım. Biraz ısınmalıydım. Topu bırakıp gerindim. Sabaha karşı olduğu için hava serindi. Sahanın etrafında bir kaç tur koşup topu aldım. Birkaç defa cool hareketler yapmaya çalışıp potaya attım. Deliksiz girmesiyle kendimi alkışladım. Gerçekten büyük başarıydı. Birkaç defa topu atmayı denedikten sonra topu yerine bırakıp yurda girdim. Odaya girdiğimde Asya Selen'i kaldırmaya çalışıyordu.

"Nerdesin lan sen !"dedi Asya kaşları çatılırken.

"uyku tutmadı. Gidip basketbol oynadım biraz."dediğimde yanıma gelip ellerimi tuttu.

"Buz gibisin , üstüne bir hırka alsan ölürsün dimi mal!"derken İpek ranzadan iniyordu.

"Ne oldu?"dediğinde Asya İpek'e baktı."Bu saf sabahın köründe basketbol oynamak için dışarı çıkmış."

"Böyle mi çıktın Nil , deli misin sen?"dediğimde gözlerimi devirdim. Gerçekten şu lakaptan nefret ediyordum. Deli Nil nedir ya ? Yani bir insan ancak böyle yerin dibine girebilir.

"Aman bee "diyip homurdanırken odadan çıkıp lavaboya ilerledim.

Yahu bir insanın lakabı neden 'deli' olur ki! Nasıl desem bir insan ilk duyduğunda garipser... Zaten bende kendi lakabımı ilk duyduğumda garipsemiştim. Özellikle Asya , kendine 'delikanlı kız' dediklerini duyduğunda bana dönüp "Ne diyor bu amına koduğumun salağı !"demişti. O gün oturup kahkaha atmıştım. O kadar komikti ki. Selen ise kendi lakabını duyduğunda "Bu lakanı bana bulanı sikiyim !"diyerek saydırmaya başlamıştı. İki defa okul değiştirmiştik. Bir zahmet lakaplarımız olsun. Ama bunlar çok saçmaydı...

Delikanlı Kız * GeçmişHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin