Hariet bir haftayı zor geçirdi. Bütün hafta boyunca -söz vermiş olmasına rağmen- John'a söyleyeceği yalanları planladı. Sonuçta gerçekleri bilmesinin bir yolu yoktu. Hiç değilse Hariet öyle sanıyordu.
Tam vaktinde 221B numaralı dairenin önüne geldi. Tam zile basacaktı ki John kapıyı açtı.
Hariet neşeyle gülümsedi ama John gülümsemesine karşılık vermedi.
Merdivenlerden çıkarken Hariet "Yorgun görünüyorsun."diye söylendi.
"Evet, gece nöbetine kaldım ve sabrımın sınırındayım. Anlarsın ya..."
Sherlock da üst katta bilgisayarı ile uğraşıyordu. John ve Hariet'e göz ucuyla baktı ama selam verme zahmetinde bulunmadan işine devam etti.
John, Hariet için bir sandalye çekti.
"Anlat bakalım. Yalansız."
"Imm tamam. Şey... Eski karım beni dolandırdı ve biz boşandık."
"Sadece paranı alıp kaçtı mı? Öyle olsaydı burada olmazdın. İşine neden devam etmiyorsun?"
John bunu sorduktan sonra Sherlock'a göz kırptı ve Sherlock da John'a hafifçe gülümsedi. Çünkü bu soruları sormasını John'a Sherlock söylemişti. Tabii Hariet bunların hiçbirini fark edemedi.
Hariet "İşime devam edemem çünkü... o çalıştığım yerin müdüresiydi, zaten onun sayesinde zenginliğimi elde etmiştim ve beni dolandırınca--"
Sherlock hızlıca yerinden kalkıp kadının sözünü kesti.
"Hayır Bayan Watson, öyle olmadığını ikimiz de biliyoruz. Siz zenginliğinizi onun sayesinde elde ettiyseniz neden o, sizi dolandırsın ki? Lütfen yalanlarınızı mantıklı seçin."Bunları söylerken koltuğuna oturdu ve gözlerini John'a çevirdi.
John ise gözlerini öfkeyle baktığı küçük kardeşinden ayırmıyordu. Hayal kırıklığına uğramıştı. Neden Hariet bir kez olsun dürüst olamıyordu?
"Hariet! Ya doğruyu söyle ya da bas git!"
Sherlock yine lafa daldı. John'un ilgisini üzerinde istiyordu.
"Ben sana açıklayayım John. Hariet Watson karısını aldattı ve bu yüzden boşandılar. Evlilik sözleşmesinden dolayı da Hariet hiç para alamadı ayrıca işinden de oldu. Eski karınız ünlü biriydi değil mi Bayan Watson? Bu yüzden diğer şirketlerin yöneticileri ile konuştu ve şimdi beş parasız ortada kaldınız."
John, Sherlock'a hayran hayran bakarken; Hariet olanları anlamaya çalışıyordu.
"N-nasıl?"
"HARİKAYDIN SHERLOCK!"
"Biliyorum. Şimdi izin verirseniz Bayan Watson, John ile halletmemiz gereken bir işimiz var. Eğer anlatacaklarınız bittiyse kalkabilirsiniz."
"Aslında John ile özel konuşmak isterdim."
"Neden? Onu daha kolay kandırabileceğiniz için mi?"
"Hayır... Bu ailevi bir mesele olduğu için..."
"Güzel, o halde John kalmama izin verecektir."
"Neden? Siz evli misiniz? Gerçi John iki yıl önce bana bir davetiye--"
John öfkeyle atıldı. "Haddini bil Harry! Ben, sen değilim!"
Sherlock bakışlarını yere indirdi ama bir şey demedi. Dün gece olanları John nasıl unutmuş gibi yapabiliyordu?
Hızlıca kendini toparladı "John, çıksak mı? Geç kalıyoruz."
Hariet şeytani bir şekilde kıkırdadı. "Tamam ben sizi beklerim romantik akşam yemeğinizi kaçırmayın Bay Holmesler."
"Hariet! Biz evli değiliz. Çift değiliz. Romantik akşam yemeğine değil, muhtemelen cinayet mahalline gidiyoruz."
Bu sırada Sherlock çoktan ayağa kalkmış paltosunu giyiyordu. John'a da ceketini fırlattı ve merdivenlerden inip taksi beklemeye başladı.
John hala yukarıdaydı böylece iki kardeş yalnız kaldı.
"Sherlock Holmes. Çok hoş bir adam."
"Evet. Yani ne olmuş."
"Ondan hoşlanıyorsun."
"Kapa çeneni Harry!"
"Ah ondan gerçekten hoşlanıyorsuun!"
"Suss! Biri duyacak! Sen burada bekle ben gelince konuşmaya devam ederiz."
John da Sherlock'un peşinden gitti. Hiç konuşmadan yolun kenarında taksi beklediler. Neyse ki şansları yaver gitti ve taksi birkaç dakika içinde geldi.
"Nereye gidiyoruz Sherlock?"
"Romantik akşam yemeğine."
"Ne!?"
"Endişelenme Mycroft da orada olacak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Watson Kardeşler
Fanfiction"Hamish..." "Bana o isimle hitap etme!" "Neden?" "Çünkü senin adına benziyor ve senden nefret ediyorum." * * * "John, Hariet Watson'a çok şey borçluyuz."