Bir Dramione Storysi

Ikinci Bölüm

Artık Hogsmead gezisi bitmişti. Herkes Hogwarts'a geri dönmüştü. Hermione tedirgindi. Asla yalan söyleyemezdi ve bu olayları Ron ve Harry'den saklamak zorundaydı. Kendini çok kötü hissediyordu. Hemen kızlar yatakhanesine çıkıp uyumak için yola koyuldu. Ancak henüz ortak salona bile varmadan yolunu birisi kesti. Daha doğrusu Hermione'ye fark ettirmeden kolundan tutup kimsenin göremeyeceği bir yere çekti. Bu kişi Draco'ydu. Epey üzgün gözüküyordu. Hermione şok olmuştu. Ne diyeceğini bilememişti. Tam ağzını açıp konuşacakken Draco onu susturdu. Ve sessizce fısıldadı; "Granger bak biz Pansy ile sevgili değiliz. O sadece- ımmm.. şeyy..... o sadece...... seni... kıskandırmaya çalışıyordu. Sebebini bene bilmiyorum. Ama kendimi ondan uzak tutamıyorum. Her dakika dibimde bitiyor. Şuan seninle konuşabilmek için bile erkekler tuvaletine gidiyorum diye kaçtım. Elinde olsa yanımda yatacak." Hermione mutlu olmuştu ama belli etmedi. "Peki Draco tamam ama sevgili olsanız bile bu beni neden ilgilendirsin ki?" Diye cevap verdi Hermione. "Draco'nun beyaz yanakları pespembe olmuştu. "Haklısın aslında ben bunu sana neden anlattım ki." dedi ve arkasını dönüp gitti. Ancak Hermione, Draco'nun o pembe yanaklarını görmüştü bile. O da yatakhaneye gitti ve yatağına yattı. Uzun bi süre Draco'yu düşündü. Ona karşı duygularını tam olarak kestiremiyordu. Ondan hoşlanıyor muydu? Yoksa Pansy'e olan nefretinden dolayı mı yaşıyordu bu duyguları? Kafası allak bullaktı. Draco'yu düşünmek istemiyordu. Ancak aklından da çıkaramıyordu. Draco ise Hermione'ye karşı duygularını artık kesinleştirmişti. Evet Hermione'den hoşlanıyordu. Bunu fark etmişti. Ve duygularına inkar gelmenin hiç bir manası yoktu. Ikisininde birbirlerini düşünmekten gözüne bir damla uyku girmiyordu. Hermione sonunda uyuyakalmıştı. Draco ise sabaha kadar Hermione'yi düşündü.