🌒|2.Bölüm|🌒

32 6 3
                                    

#İzmir

Merhaba

Mesaj göndermeyin! Kitap şansı için kitaplarımıza yorum olarak yazınız! Lütfen bu kurala uyar mısınız?! Kalbinizi kırmak istemiyoruz lütfen siz de bunu uyuyun!

#bölümebiryorumbiroy buraya bu hastagiyi yorum olarak yazabilir misiniz?! 👈

Düşünceleriniz bir cümle olsa da yorum olarak yazabilir misiniz? Bu eleştiri de olur ama eleştirilerinizi saygı çercevesinde yaparsanız seviniriz!

Eğer bu hikayede kendinize ait bir yıldınız olmasını istiyorsanız yıldıza basmayı unutmayın!

İyi Okumalar...

Şarkı; Demet akalın ~ Bir oğlumuz olacak

Multi-medyada ; Yıldız çiçeği

🌒

2. Bölüm: " Oğul... "

Alp Arslan sabah Çağdaş'ın ağlamasıyla yerinden sıçramış, kendine gelemeden oğlunun odasına koşmuştu. Çağdaş rüyasında gördüğü kadının ondan uzaklaşmasıyla uykusundan uyanmış, ağlamaya başlamıştı. Kadının arkasında anne diye ağlıyordu. Begümle karşılaştığında Çağdaş'ın odasına dağılmışlardı. Alp Arslan oğlunun yanına göçüp kendisine çekip sımsıkı sarıldı. "Babacım ne oldu neden ağlıyorsun?" diye sorduğunda Çağdaş burnunu çekerek; " Annemi göydüm baba, beni bırayıp gidiyodu."

Söylediğinde Begüm de Çağdaş'ın yanına çöküp elini Çağdaş'ın kumral yeni kestirilmiş kısa saçlarını okşayarak; " Tamam canım geçti bak rüyaydı uyandı bitti gitti. Anlatmak istersen anneni dinlemek istiyorum, anlatır mısın bana?" sorduğunda Alp Arslan kardeşinin ne yaptığını anlamaya çalışıyordu. " Benim gibi saçları varydı ama uzunydu. Beyaz bir elbise giymişti, benim gibi ağlıyodu." Begüm'ün de Alp Arslan'ın da aklına bir isim gelmişti, o kişi Güneşti...

Güneş ise İlkay'ın neşe sesiyle ağlamaktan birbirine yapışmış kirpiklerini zorlukla açarak doğrulup ellerini saçlarına daldırıp çekiştirdi. Başı kazan gibiydi ağrıdan çatlayacakmış gibi hissediyordu. İlkay'ın odasının tıklatmasıyla sesini de duydu. " Güneş... Günaydın uyandın mi?" diye sorduğunda Güneş ayağa kalkıp ultrason fotoğrafını o kitabın arasına saklayıp banyoya girip kapıyı kapattı.

Kendini sıcak suyun altına bıraktığında İlkay Güneşten ses duymayınca kapıyı açıp içeriye girdi. Etrafı incelediğinde banyodan su seslerini duyunca durumu anlayıp odadan çıkıp kapıyı kapattıktan sonra aşağıya inmeye başladı. Güneş su altında dursa da eli karnına gittiğinde gözlerinden göz yaşları çağlayan gibi akmaya başladı. Gücü yavaşca azalarak en sonunda yere çöküp sırtını fayanslara yaslayıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı ve şu kelimeleri söylüyordu. " Oğlumuzu kurtaramadım Alp Arslan. "

Bir süre ağladıktan sonra oğlunun geri dönmeyeceğini zannederek ayağa kalkıp duşunu alarak banyodan çıkmıştı. Üzerine rahat bir şeyler giyip saçlarını kurutup at kuyruğu yaptı ve gözlerinin morluğu kapatıcı ile gizleyip odadan çıktı. Aşağıya indiğinde annesinin, Ümmiye Hanım'ın ve İlkay'ın sesleri geliyordu. Mutfağa girip zorlukla gülümseyerek günaydın dedi.

Akşin Hanım kızının ağladığını anladı ama ses edememişti acısını anlıyordu lakin elinden bir şey gelemezdi o kara gününü o da unutamıyordu. Güneş'in iştahı pek yoktu ama Ümmiye Hanım ve İlkay'ın anlamaması için biraz atıştırıp ayağa kalkıp annesine baktı o sırada kapı çalındı. Güneş kaşlarını çatarak kapıya yönelerken Akşin Hanım onu durdurup o kapıyı açmaya gitti. Kapıyı açtığında öyle bir rüzgar esti ki herkes kim olduğunu anladı.

GÜNEŞİN  MUCİZESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin