10.Bölüm

9K 757 206
                                    

Prens ile jimin omeganın odasına girmişlerdi. Tabi prenses de onlarlaydı. Prenses

"Sen banyo yaptın dimi Jungkook."

Diye sordu. Jungkook ise

"Evet yaptım."

Dedi. Prenses

"Aman tanrım bundan sonra hep böyle mi kokacaksın. Çok ağır bir koku bu. Jimin sen nasıl dayanıyorsun ah bayılacağım."

Demişti. Omega ise

"Bence çok güzel bir kokusu var."

Demişti. Prens ise hemen omegaya sarılıp saçını öpmüştü. Omega ise gülümsüyordu. Prenses

"Siz,aman tanrım,siz sevgili mi oldunuz? Bana neden söylemediniz?Mühürlendiniz mi? Kraliçemiz Jimin mi olacak?"

Prens

"Az sakin ol. Sevgili olmadık galiba ve mühürlenmedik. Yani henüz mühürlenmedik."

Demişti. Jimin ise daha çok utanıp prense daha çok sokulmuştu. Prenses ise

"Sizce ben ne zaman ülkeme dönebilirim."

Demişti. Omega ise prensten ayrılmıştı. Hepsinin birden modu düşmüştü çünkü prensesin ülkesi yani Yang krallığı 10 yıldır esaret altındaydı. Onlara bağlı küçük ülkeler ayaklanmıştı. O gün kraliçe ile annesi bu konuyu konuşmuşlardı. Prensesi Jeon krallığına emanet etmişti çünkü tek veliahtları prensesti.

Annesi ise o konuşmadan bir kaç gün sonra kendi krallığına dönmüştü. Sonrasında saldırılar başlamıştı. Krala veya kraliçeye zarar gelmemişti ama bir sürü insan ölmüştü ve ölmeye de devam ediyordu. Prens

"Yaşın 16 oldu ve biliyorsun ben bir kaç ay sonra tahta geçeceğim ve sen de geçeceksin. Unutma ki 16 yaşı tahta geçme yaşıdır."

Demişti. Prenses ise

"Hiç sanmıyorum. 10 yıl oldu annem bir kerecik bile beni görmeye gelmedi ya da babam. Bence beni unuttular."

Dedi. Jimin ise

"Yine de ölmediklerini biliyorsun. Onları bir gün elbet göreceksin ama ben bir daha asla göremeyeceğim öyle düşün."

Dedi. Jimin de annesini ve babasını özlüyordu. Kötü de olsa mutlu bir hayatları vardı. Annesi sabahları Jimin'i öperek uyandırır babası ile oyunlar oynardı. Babası ona hep 'büyüyünce güçlü dur yavrum. Kimsenin seni yönetmesine izin verme.'derdi. Annesi ise 'evet güçlü dur ama cilveli de ol. Alfan senin için canını bile feda edebilsin.'derdi. Kendisi öyleydi. Babası annesinin yokluğuna dayanamamış üzüntüsünden hastalanıp yataklara düşmüştü. Gerçi ne kadar hasta da olsa oğlu ile vakit geçiriyordu. Geceleri oğluna sarılıp uyuyor öperek uyandırıyordu.

Babasının öldüğü gece ise Jimin'i yanına çağırmıştı. Kucağına oturtup 'benim dünyalar güzeli oğlum sana annen ile tanışmamızı hiç anlatmış mıydım?' Diye sordu jimin ise 'hayır. Anlatır mısın?' Demişti. Babası ise 'tabi ki anlatırım benim güzelim.'demiş ve saçlarını öpmüştü. Jimin babasına aşık annesine hayran büyümüştü. Babası 'biliyorsun senin annen buranın en güzel omegasıydı. Ben ise sıradan bir alfa. Bir gün normal bir şekilde yine bir kaç eşya taşıyorduk. Onlar ise su getiriyorlardı bir kaç omega ile birlikte. Anneni ilk gördüğümde o kadar çok etkilendim ki elimdeki eşyaları hep yere düşürdüm.' Demişti. Omega ise babasını öyle düşününce gülmeye başlamıştı.

'Annen çok güzeldi ve ben ise ona çok aşıktım. Kalbi, yüzü annenin her şeyi çok güzeldi. Ben kendimi hiç ona göre görmedim ama o beni sevdi. Bana bir yavru verdi. O da annesine çekmişti. O da çok güzeldi.' Demişti. Jimin'in ise gözleri dolmuştu ama gülüyordu. Babası 'ben anneni çok özledim oğlum. Hem de çok.' Demiş ve ağlamaya başlamıştı. Jimin de ağlıyordu. 'Baba ben de annemi çok özledim ama lütfen ağlama. Ben sizi ağlarken görünce çok üzülüyorum.'demişti. Babası ise 'annenin yanına gitsem çok kızar mısın bana?'diye sormuştu jimin ise 'geri gelecek misin? Annem gitti ama geri gelmedi eğer sen de gelmezsen çok kızarım sana. Çok küserim.'demişti. Babası ise 'lütfen kızma bana güzelim. Daha fazla dayanamıyorum onsuz.'demişti. Jimin ise 'beni bırakacak mısın? Baba gitme o soylular beni sevmiyor. Sensiz yapamam. Ben seni çok özlerim.' Demişti. Babası ise 'seni çok sevdiğimi bil güzel yavrum.'demiş ve oğluma sarılmıştı. Jimin ise ağlıyordu. Babası 'hadi gel beraber uyuyalım hava git gide soğumaya başladı. Sonra hasta olursun ben dayanamam.'demişti. Jimin ise beraber uyursak gidemez diye düşünmüş ve babasına sımsıkı sarılıp uyumuştu.

Sonra ki gün ise mutlulukla uyanmış ve babasına bakmıştı. Babası gitmemişti. Hala daha onunlaydı. Babasını öpmeye başladı ve 'gitmedin. Dün bana şaka yaptın.'demişti. Sonrasında babasını öpmeye devam etmişti ama babası uyanmıyordu. Babasını öpmeyi bıraktı ve yavaşça yüzüne dokunmaya başladı. 'Baba,baba uyansana. Gitmedim de bana. Baba.' Küçük çocuk hem ağlıyor hem de çığlıklar atıyordu. Bunu duyan bir kaç kişi içeri girmiş ve bay Park'ın cesedini görmüşlerdi. Küçük çocuğu zorla uzaklaştırmış ve sakinleştirmeye çalışıyorlardı. Cenaze işlemleri başlamıştı. Babasını beyaz bir örtüye sararlarken jimin hemen atlamış ve 'hayır.' Demişti. Herkes ona dönmüştü. 'Annemi de öyle yaptınız bir daha geri gelmedi. Babamı yapmayın. O geri gelsin. Evet annemi özledi onu görsün ama geri gelsin.' Demişti. Kimse ise küçük çocuğa açıklayamıyordu acı gerçeği. Babasını annesinin yanına gömdüklerinde jimin artık ne ağlayabiliyordu ne de başka bir şeye tepki verebiliyordu. Sadece toprağa bakıyordu. Annesinin de gittiği ve geri gelmediği o toprağa.

Jimin aklına gelenler ile ağlamaya başlamıştı alfa ise kollarını omegaya sıkıca sarmış ve

"Tamam güzelim. Bunları düşünme bak biz sizin yanınızdayız."

Demişti. Omega ise

"Sen sakın beni bırakma olur mu? Sen de bırakırsan dayanamam."

Demiş ve alfaya sarılmış ve istemsizce uykuya dalmıştı.

💜💜💜💜💜

😔üzücü bir bölüm oldu benim için.

Modum düşük uyandım günüm kötü geçecek kesin.

Neyse

Tekrardan ve tekrardan söylüyorum ve söylemekten bıkmayacağım sizleri seviyorum 😘

Oy sınırı 25

Heir Vice/jikook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin