1. Bölüm

42 4 0
                                    

Selam dostlarımm. Kitabı şimdiden kütüphanenize ekleyebilirsiniz çünkü seveceğinize eminim. Bay Pumpkin'e şans verdiğiniz için teşekkür ederim...
İyi okumalar...

———

"Dikkat et, kendini kimseye yaklaştırma!"

"Tamam anne, ederim."

Mutfak tezgahındaki ufak sepetten hızlıca bir elma kapıp kendimi dışarıya attım. Bugün 18 Ekim. Sonbaharın ortasında kendimi güzel kasabamda kaybediyorum. Mavi bisikletime atlayıp son iki senedir tek kaçış yolum olan o yola gidiyorum. Çiftlik gibi olan evimden ayrılıp bisikletimle artık nerelere gidebilirsem...
Yan oturduğum bisiklette yoluma devam ederken elmamdan kocaman bir ısırık aldım. Bugün yeterince gecikmiştim. Bizim Sakız'la ilgilendim sabah. Sakız benim keçim. Bu yüzden ormanda kitap okuma işini bugün yapamayacağım.

Ben mi? Ben Arven. Ben bir periyim. İsmimin de dediği gibi 'esin perisi'. Fırsat bulduğum her gün bu yolun sonundaki dev kütüphaneye kaçıyorum. Giderken ormanda dinlenip kitap okuyorum. Bazen kendimi o kadar kaptırıyorum ki kütüphaneye gidemeden eve dönmek zorunda kalıyorum. Zorundalık...
Evimin kuralları var. Ve benim bir kalkanım var. Tanıdığım, tanımadığım kimseyle konuşamam. Kimseye yaklaşamam, kimse bana yaklaşamaz. Bunlar benim değil evimin koyduğu kurallar.

Üç tane abim var. Bana davranış şekillerini sevmesem de onlar benim abim diyorum. Benim seçme hakkım yoktu öyle değil mi?

Hiçbir erkekle en ufak bir temasım bile olamaz! Bir satıcıysa karşımdaki ne istediğimi söyleyip konuyu kapatmak zorundayım. Hoş kimse de benimle konuşmak istemiyor, istemedi zaten.

Ben bir yazarım. Kendime böyle seslenmek hoşuma gidiyor. Yazar olmak için yazdıklarımı birilerine duyurmama, okutmama gerek yok. Bunu kimse bilmiyor. Ben gizli bir yazarım.

Saç diplerimden belime kadar uzanan kızıl, dalgalı saçlarım var. Yeşil gözlüyüm. Belki herkesin özendiği o renk. Ama inanın bana siz ne görüyorsanız ben de onu görüyorum. Kimse sizi göz renginiz için sevmiyor. Onlar kitaplardaki özel kızlara ait aşk hikayeleri. Bizleri bulmaz..

Okula gitmiyorum. Ama okuyorum. Çok okuyorum. Yazıyorum..
Okuma yazmayı Taylan abim öğretti. Tarık, Tayfun, Taylan. Benim üç abim. Annemin üç gözdesi. Babamın üç prensi. Ben mi? Ben öyle doğmuşum işte. Yanlışlıkla dünyaya gelmişim sanki. Bu evde sevilmiyorum. Annem bir kızı olduğu için her ne kadar utansa da ben mutluyum. Çünkü okuyup yazmak kadar güzel bir şey daha yok bu hayatta. Doğduğum için çok mutluyum.  Taylan abime minnettarım.

Tarık 20 yaşında. Okuma şansı varken okumamış, bir hayat gayesi olmayan, boş boş gezinen birisi. Sadece babama tarlada yardım ediyor. Tayfun 19 yaşında. Okudu. Bu sene Deniz ve liman işletmeciliği bölümünü kazandı. Zekidir kendisi. Kasabamızda bir de denizimiz var. O suların sonu nereye açılıyor çok merak ediyorum doğrusu. Nerede yaşadığımı bilmiyorum. Burası küçük bir kasaba. 'Değirmenler Kasabası'. Buradan ve dev kütüphaneden başka bir yer görmedim. Taylan 18 yaşında. Bana en harika en sıcak davranan abim. Ayrıca en sevdiğim abim. Okuyor. Bu şansı varken okuyor ve tek örnek aldığım kişi kendisi.

Annem bizi birer yaş arayla nasıl doğurdu bilmiyorum ama ailenin en büyük hayal kırıklığı ile tanıştırayım...
Ben. 17 yaşındayım. Okumak gibi bir şansım yok. Burada kızlar okumaz. Çiftlikte çalışır. Ya da evlenir.

Elmamı çoktan bitirdim. Ve gideceğim yere de şimdi ulaştım. Bisikletimi bu dev kütüphanenin önündeki ormana  bakan geniş alanda ormanın içerisine bıraktım. Küçük çantam hep sırtımdaydı. Saçlarımı ortadan kurdele ile toplamıştım. Geri kalanı açıktı. Giydiğim elbisem kesinlikle en sevdiğim elbisemdi. Benim pek elbisem yok zaten. Ne yediğim, ne giydiğim, ne yaptığımı önemsemezler. Bana erkek yaklaşmasın yeter! Utanacakları bir şey olmasın, ben her gün sofra kurup toplayım, temizlik yapayım, çiftlikteki işlere yardım edeyim yeter! Değil mi?

Bay PumpkinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin