Herkesin Sevdiği Kişi

1.9K 80 40
                                    

Sabah olmuştu ve güneşin sıcak ışınları penceren içeri doğru giriyordu. İki genç adamın paylaştığı dairedeki küçük mutfakta uzun, esmer tenli adam kahve makinesi ile ocaktaki kızartma tavası arasında mekik dokuyordu. Kahvenin aromatik mis kokusu ve tavada yeni pişmiş yumurtanın kokusu odayı doldurmuştu.

Ping!

Type bakışlarını yarı pişmiş yumurtadan ayırıp tost makinesinden fırlamış ekmeklere çevirdi. Hızla ekmekleri aldı ve hafifçe tabağa yerleştirdi. Daha sonra yumurtayı kusursuz bir şekilde aynı tabağa koydu ve ocağı kapattı. Buzdolabına gidip yarıya inmiş reçel kavanozunu ve diğer her şeyi alarak iki kişilik küçük yemek masasına dizdi.

Keskin gözlerini saate çevirdiğinde saat daha sabahın sekiziydi.

Dersi olsaydı şimdiye gecikmişti ancak hafta sonu olduğundan erken olarak görüyordu. Ayrıca Tharn da final ödevini tamamlayıp teslim etmişti, yani Type'ın onu uyandırmaya niyeti yoktu. Tharn'ın iyi bir uyku çektiği nadiren görülüyordu, bu yüzden istediği kadar uyumasına izin verecekti.

Siktir ya, Tharn'ın bu kadar işin üstesinden nasıl geldiğini anlayamıyordu. Görünüşe göre sınavlar ve final ödevi ona pek de yük olmamıştı, o sırada bir de haftada iki kere şarkı söylemeye enerjisi oluyordu.

Kendi projesini kolaylıkla tamamlayan ve o sırada hem üniversite futbol takımı için antrenman planı hazırlarken hem de gizlice yüksek lisans sınavlarına giren kişinin düşünceleriydi bunlar.

Babası okulunu bitirir bitirmez eve dönmesini istediği için yaptığı tek şey okuluna devam etmenin bir yolunu bulmak olmuştu. Okulu bittikten sonra eve dönmemekle hayırsız bir evlat durumuna düştüğünü biliyordu. Özellikle ortaokuldan beri evden uzakta, başkentte okurken. Eh ama, başka yolu yoktu. Hâlâ gelecekte ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Herkes onun için yok şöyle kötü, yok böyle korkutucu dese de Type eğitimini yeni tamamlamış biriydi hâlâ. Daha diplomasını bile almamıştı. Şu anda yaptığı tek şey zaman kazanmaktı.

Type'a yüksek lisans yapmak isteyip istemediğini sorsanız fark etmez derdi. Okumaya devam etmek yapılması zor bir şey değildi. Devam etmemek de pek sorun değildi. Ama en azından devam etmek ona düşünmesi için iki yıl daha verecekti. Çünkü ne olursa olsun...

''Ona söz verdim.''

Ayrılmayacağız. İkimizden biri ölene kadar birlikte olacağız.

''Hımm, hiç şüphesiz inatçıyım.'' dedi Type ve kahkaha attı, mutluydu. Sırf Tharn'a verdiği sözden dolayı olmadığını biliyordu ama öyle olmasını tercih ederdi, çünkü Tharn'dan ayrılmak gibi bir düşüncesi ve isteği yoktu.

Tharn'a gerçekte aşık olmasaydı onun gibi birinin Tharn'la bu kadar yıl birlikte olmasının ve yakında ayrılırım gibi bir düşünce içerisine girmemesinin imkânı yoktu.

Babasına gelince... Babasının büyük bir yaygara çıkaracağını sanıyordu ama yüksek lisansa kabul edildiğini söyler söylemez inanılmaz gururlanmıştı. Annesi, babasının adada hava atıp durduğunu ve oğlunun yüksek lisansa kabul edildiğinden bahsettiğini söylemişti. Babasının da mutlu olması Type'ın içini rahatlatmıştı.

Omuzlarını silkip kumandayı alarak televizyonu açarken düşündükleri bunlardı. Sesi biraz kıstı. Tharn'ı uyandırmak istemiyordu ancak odanın tamamen sessiz olmasını da istemiyordu. Oturdu ve kahvesinden bir yudum aldı ancak sonrasında...

''Hey!'' 

Hareket etmeden oturup huzur dolu sabahın keyfini çıkaran kişi aniden yerinde sıçradı. Gözleri kocaman olmuş televizyon ekranına bakıyordu.

TharnType: Ve SonraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin