Jarisu diğer öldürdüğü korsanın kılıcını doktora uzattı. Doktor daha önce hiç kılıç eğitimi almamış, yaşantısı gereği buna gerek duymamıştı. Kılıç kullanmayı bilmese bile onu taşıması gerektiğini düşünen doktor kılıcı alıp yola devam etmeleri gerektiğini söyledi. Kız kardeşi jarisu'ya hayran gözler ile bakıyordu. Abisinin göstermiş olduğu cesaretten bir hayli etkilenmişti. Yolda sürekli abisinin korsanları nasıl alt ettiğini anlatıyordu. Jarisu kardeşine dönüp yola devam etmiliyiz bırak bu masalları deyinceğe kadar devam etmişti Ayles'in konuşması.
Nihayet yeraltında yeni keşfedilen yere ulaşmışlardı. Doktor Rayvur girişte bekleyen nöbetçiler ile görüştükten sonra jarisu'nun yanına geldi. Burda bir müddet beklemelerinin gerektiğini gelen herkesi direk içeriye alamadıklarını söyledi. Karanlık çökmüştü yeraltındaki gizli şehre girmek için gelen insanlar bir hayli artmıştı. Kimseyi içeri almıyorlar yeni gelenleride bekletiyorlardı. Kuzeyin şiddetli soğuğu bekleyenleri rahatsız etmeye başlamıştı. İçlerinden biri yüksek sesle;
-Burda daha fazla beklersek soğuktan öleceğiz birlik olup içeriye girelim. Karşımızdaki insanlar da bizim gibi yerel halktan oluşmakta bizi anlayacaklardır.
Demesiyle bir nöbetçi tarafından arkadan kafasına sert bir yumruk darbesi aldı. Çevredeki insanlar sanki bir kıvılcım bekliyorlardı. Bu olanlar karşısında birden ayaklandılar. Birlik olarak yeraltında ki gizli şehre doğru yöneldiler. Müdahalede bulunmak için nöbetçilerin sayısı yetersizdi. İnsanlar hızlıca yeraltına geçmeye başladı.
Doktor Rayvur olan biteni hayret ile izlemekteydi. Çevredeki onca insan bir anda yeraltına girmişti. Yeraltında bulunan bu gizli şehri daha da merak ediyordu artık. Kapasitesi yüksek olmalıydı yoksa bu kadar çok insana nasıl ev sahipliği etsin ki diye düşünüyordu. Jarisu doktoru dürterek 'neden bekliyoruz? bizde içeri girelim' dedi. Doktor dışarda kalan nöbetçileri korku içinde görünce onlara yönelerek ;
-Neden bizi içeri almadınız? Bu olayların yaşanacağı belliydi.
Nöbetçi endişeli bir yüz ifadesiyle olanları anlatmaya başladı;
-3 gün önce yeraltında 8 metre yüksekliğinde 3 metre genişliğinde taştan yeşil bir yumurta keşfetttik. Yaşlıların anlattığına göre bu yumurta yaklaşık 900 yıl önce ateş topu halinde yeraltı şehrine düşmüş. Kuzeydeki jetaro imparatorluğunu bu yumurtadan çıkan Dalijakora ve askerleri yerle bir etmiş. Şimdi bu taştan yumurtadan tekrar çıkmasından endişe ediyoruz.
Nöbetçilerin anlattıkları doktorun aklını karışmıştırmakla birlikte yeraltı şehrine girdi. Jarisu ve Ayles de doktoron arkasından içeri girdiler. Doktor çevresine göz gezdirerek kusursuz bir yer olduğunu farketti. Böyle bir yerin insan eliyle yapılması imkansızdı. Doğal havalandırma yolları, ışıklandırma sistemi, birbiriyle uyum içinde açılmış derin tüneller, değişik boyutlardaki odalar ve en önemlisi her tarafta bulunan meyvemsi yiyeceklerdi. Çevredekilerin bu yiyecekleri kopardıktan bir iki dakika sonra tekrar büyüdüğünü görmesi onun korkutucu bir gücün varlığını anlamasına yardımcı olmuştu.
Doktor gördükleri karşısında büyülenmişti ama aynı derecede de korkmaya başlamıştı. Acaba 900 yıl önce Dalijakora ve askerleri burda yaşıyor olabilirlermiydi. Düşünceler beynini alt üst ederken doktorun, jarisu karşıda ki kalabalığı işaret ederek;
-Yeşil ışıltıların yanındaki kalabalık neye bakıyor dersiniz?
Kalabalığın yanına varınca bunun bir yeşil bir ışıltıdan ibaret olmadığını gördüler. Yeşil bir taş yumurta ışık saćıyordu. Doktor gördükleri karşısındagl hayretle kendini dışarı attı. Jarisu yanına geldiğinde doktor tüm bildiklerini anlatmaya başladı;
-Bu yumurtanın çizimini bir hastam için gittiğim yutri köyünde görmüştüm. Kerita günlüklerinde anlatılan şey bu olmalı. Burdan hemen uzaklaşmalıyız. Batıya doğru Travuz imparatorluğuna gitmeliyiz. Orda hocam doktor şakiro yardım edecektir bize....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESKİ DÜŞMAN: DALİJAKORA
Historical FictionOrtaçağ da dünya üzerinde 3 imparatorluk hüküm sürmekteydi. batıda travuz doğuda surtak güney de ise pornac imparatorluğu. Bu üç imparatorluk sahip oldukları yüksek surlar sayesinde her türlü tehdide karşı ayakta kalmayı başarmışlardı. kuzey de var...