Gün yeni doğmuştu. Jarisu her zaman ki gibi kuzey tepelerinin üstünde güneş ile bulutların ahenkli dansını izliyordu. köyünde yaşayan diğer çocuklardan farklıydı. Her zaman farklı yerleri görmek , oralardaki bilge kişiler ile tanışmak istiyordu. Yaşadığı yeri bir çok alanda kısıtlı buluyor özgürlük içinde tutsaklık yaşadağını düşünüyordu. Bir gün çok iyi bir savaşçı olup kuzeyde yaşayan tüm insanları tek çatı altında birleştirmek onun tek hedefiydi.
Kız kardeşinin uzaktan sesini duyan Jarisu merakla yanına varmasını bekledi. Ayles hiç olmadığı kadar hızlı koşuyor bir yandan da birşeyler anlatmaya çalışıyordu. Nihayet abisinin yanına gelmişti. Abisi ne olduğunu sorduğunda ağlamalı ses tonuyla köylerine korsanların saldırdığını heryeri yıkıp yaktıklarını söyledi. Jarisu köyüne doğru koşmaya başladı. Köye vardığında kardeşinin anlattığı gibi herşeyin yakıldığını görmüştü. Çevrede korsan saldırısından sağ kurtulan bir grup insanı gördü hemen yanlarına koşup annesi ve babasına ne olduğunu sordu. Herkesin öldüğünü duyunca yere çöktü. Bir iki dakika kımıldamadan öylece durdu.Birden ayağı kalktı ve evine doğru koştu . Anne ve babasının cansız bedeniyle karşılaşan Jarisu bir kez daha şoka uğramıştı. O sırada kız kardeşide yanına gelmişti. Kız kardeşine sıkı sıkıya sarılıp bir gün korsanlardan annesinin ve babasinin intikamını alacağına and içti.
Jarisu kız kardeşiyle birlikte babasının yakın arkadaşı olan doktor Rayvur'un yaşadığı tribst köyüne doğru yola çıkmıştı. Orda mutlaka doktor Rayvur'un kendilerine yardım edeceğini biliyordu. Köye varmadan dumanları fark eden Ayles abisine dumanları işaret ederek bizim köydende böyle dumanlar yükseliyordu diyerek ağlamaya başladı. Kardeşinin gizlenmesini istedi ve köye doğru hızlıca koşmaya başladı. Yetiştiğinde kendi köyüyle aynı manzarayla karşılaşmıştı. Korsanlar bu köyüde basmıştı. Doktor Rayvur'un evine yönelen Jarisu gördüğü manzara karşısında şoka uğramıştı. Doktor Rayvur'un karısını ve çocuklarını ağaca asmışlardı. Birden bir el sırtında hissetti. Bu el babasının yakın arkadaşı doktor Rayvur'un eliydi. Jarisu yaşanılan herşeyi unutmuşcasına büyük bir sevinçle doktor Rayvur'a sarıldı. Doktor Rayvur'un gözlerinden akan yaşları görünce biran durdu . Doktor ailesinin acısı ile tüm yaşama sevincini kaybetmişti. Jarisu ne olduğunu sorunca doktor ağlamaya başladı. Yan köyde ki bir hastayı tedavi ettiği sırada ailesini öldürdüklerini ve kendisinin hiç birşey yapamadığını söylüyordu. Doktor kendine geldikten sonra jarisu'ya ailesine ne olduğunu sordu. Kız kardeşinin gizlendiğini annesi ve babasının öldüğünü anlattı. Gidip Ayles'i saklandığı yerden aldılar.
Doktor Rayvur , Jarisu ve Ayles'i yanına alarak güvenli bir yer bulmak için yola çıktı. Yolda bu ay içinde kuzeydeki bütün köylere korsan saldırılarının olduğunu , korsanların elde ettikleri ganimetler ile kuzeyden kaçmaya çalıştıklarını anlattı. Kuzeyde korsanları korkutan birşeyin olduğunu ama henüz ne olduğunu bilmediğini anlatıyordu. Yolda ilerlerken bir grup insanla karşılaştılar. Söylentilere göre saldıraya uğrayanlar yeraltında gizli bir şehir keşfetmişler. Korsan saldırılarından kurtulanlar veya henüz saldırıya uğramamış olan herkes yeraltında keşfedilen gizli şehre doğru yola çıkmışlar. Doktor Rayvur da Jarisu ve Ayles ile birlikte bu gizli yeraltı şehrine doğru yola koyulmaya karar verdi.
Uzun bir yolculuk artık başlamıştı Jarisu için. Hep hayal ettiği farklı yerleri görme isteği gerçekleşecekti sonunda ama o bu duruma bi türlü sevinemiyordu. Anne ve babasının ölü halleri gözlerinin önüne geliyordu sürekli. İntikam hırsıyla dolmuştu yüreği. Bir gün bir gün mutluka bütün korsanları öldüreceğini söylüyordu. Doktor Jarisunun dalgın halini görünce ona seslendi;
- Açmısınız?
Jarisu boş gözler ile önce kız kardeşine baktı sonra doktora dönerek kafasını salladı. Doktor birşeyler yemek için biraz mola verelim burda isterseniz demesiyle Ayles kendini yere bıraktı. Yol boyunca çok yorulan Ayles bunu belli etmemek için çok uğraşmıştı ama artık minik ayakları onu taşıyamıyordu. Doktor hemen Ayles'in yanına gidip durumunu kontrol etti. Kız kardeşinin yorgunluktan ve açlıktan zayıf düştüğünü biraz dinlenip karnını doyurması gerektiğini anlattı Jarisu'ya.
Dinlenip karınlarını doyurmuşlardı artık yola çıkma vakti gelmişti. Jarisu su ihtiyaçlarını karşılamak ve kalan su ile ateşi söndürmek için nehire doğru gitti. Nehirden döndüğunde 2 korsanın doktor Rayvur ve kız kardeşini yakaladığını görmüştü. İçindeki intikam duygusu alevlenmişti. Korsanın kılıcını ağaç dibinde bıraktığını gören jarisu kılıcı gizliden aldı. Korsanlardan birinin eşyaları kolaçan ettiğini fark etti diğeri ise kız kardeşi ve doktorun yanındaydı. Jarisu ileriye taş atarak bir korsanın dikkatini çekmişti. Korsan ağaçlıklara doğru yaklaşınca jarisu tek hamlede kılıcı korsanın sırtından aşağıya doğru geçirmişti. Korsan kanlar içinde yerdeydi. Jarisu o öfkeyle diğer korsana doğru yöneldi bu sefer saklanmaya bile gerek duymuyordu. Korsan ona doğru koşmaya başladı. Jarisu babasından kılıç eğitimini almıştı. Yine tek hamle ile karşıdan gelen korsanıda yere serdi. Doktor ve kardeşini kurtarmıştı. Doktor jarisu'nun yeteneklerinin farkındaydı ve o gün gördükleriyle doğru düşündüğünü tekrar anlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESKİ DÜŞMAN: DALİJAKORA
Ficción históricaOrtaçağ da dünya üzerinde 3 imparatorluk hüküm sürmekteydi. batıda travuz doğuda surtak güney de ise pornac imparatorluğu. Bu üç imparatorluk sahip oldukları yüksek surlar sayesinde her türlü tehdide karşı ayakta kalmayı başarmışlardı. kuzey de var...