03

196 41 20
                                    

Seni karşıma çıkaran da Tanrı'ydı,
seni benden alan da.

·


Çaresiz kaldığında, cevap alamayacağını bilse de Tanrı'ya yalvarmayı seviyordu Jungkook. Kucağındaki oğlanın öylece savunmasız düştüğünü gördüğünde de karşısına çıkardığı için, itiraz etmeden eğilmiş ve soğuk, bedenini uyuşturana kadar yalvarmıştı Tanrı'ya.

Yalnız kalmamak için ve onu tekrar kendisine bağışlaması için, yorulsa da gözyaşlarını silmiş, gülümsemişti. Neyse ki, on altı yılın sonunda duymuştu Tanrı onu. Sapasağlam yatağından kaldırıp, büyüğüne ve doktorlara teşekkür etmesine ve arkadaşına sıkıca sarılmasına izin vermişti.

"İyisin değil mi?"

"Evet, çok teşekkür ederim. Soğuk havaya karşı çok hassas bir insanım, seni yormak istemezdim. Özür dilerim."

"Lütfen özür dileme. Üstündekiler hassas birine göre çok inceydi."

"Bay Wilson, yeni kıyafetler almasaydı incecik giysilerimiz yüzünden hastanede yatmamız gerekecekti."

"Tanrı, yardımcımız olarak o adamı gönderdi."

Karşısındaki çocuk başını sallayarak içten gülümsemesini Jungkook'a sundu ve yürümeye başladı. Ay ışığı koyu teninin parlamasını sağlıyor, hüzünlü gözlerinin doluluğunu belirginleştiriyordu.

"Trouvaille?"

Kendisine dönen bakışlarla birlikte, kaşlarını çatıp lakabı anlamaya çalıştı, Jungkook.

"Bu lakap, benim için mi?"
"Evet, adını öğrenmedim."
"Ah, tabii ki. Jeon Jungkook."

Karşısındaki genç ağzından birkaç şapırtı çıkarıp elini uzattı.

"Kim Taehyung. Ancak, sana Trouvaille demeye devam edebilir miyim?"
"Elbette."

Başını sallayıp ellerini çekti ve ay ışığına derince bakıp tekrar gülümsedi.

"Kore'de büyümedim, telaffuzum pek iyi değil."
"Aslında, çoğu kelimeyi doğru telaffuz ediyorsun. Ben sadece birkaç kelimede zorlandığını fark ettim."
"Fransızca, Korece'den çok farklı bir aksana sahip. Ya da, ben zorlanıyorum."
"Gayet iyisin."

Jungkook, derince nefes alıp önündeki duvarı işaret etti. "Orada uyuyabiliriz. Önümüze büyük taşlardan koyarız."
"Olur."

Duvarın en kuru köşesine oturdu ve kucağını gösterdi. Başını salladıktan sonra, sıcacık gülümseyip Jungkook'un kucağına yerleşti, Taehyung. Sonrasında, kafasını oğlanın göğüsüne yaslayıp fısıldadı;

"Ne yapacağız? Bugün geçti ancak yarın ne yapacağız, kar yağıyor Trouvaille. Giysilerimiz oldukça ince."

"Hassassın. Önce seni koruyacağım, soğuğa daha dayanıklıyım."

"Hasta olursan benden de ağır geçireceksin, biliyorsun değil mi?"

"Elbette. En azından bu gece sığınacak bir yere sahibiz, değil mi? Geceyi geçirelim."
"Geçirelim, Trouvaille. Emanetiz ve şans eseri bulduğum sıcaklığından uzak durmak istemiyorum."

Sıcacık gülümsemesiyle oğlana yaslanıp kollarıyla sıkıca sardı bedenini. İstesen de seni bırakmayacağım. Soğuk duvarların aksine bedenin sıcacık hissettiriyor. Bunu kaybetmek istemiyorum.

"Ailemden sonra, seni de bırakamam. En azından, sana olan görevimi yerine getireceğim."

"Beni korumak zorunda değilsin, Trouvaille. İyi hissettirecekse bunu yapabilirsin."

"İyi hissettirecek. İnan bana."

Üstündeki kahverengi, öncekine nazaran daha kalın ve rahat etmesini sağlayacak pantolonu çekiştirip krem rengi kazağının kollarıyla ellerini sakladı, Taehyung.

Kucağında durduğu bedenin vücudu soğuğu hissetmemesini sağlıyordu. Kalacak yerleri yoktu, her gün farklı duvarların arasında soğuktan korunmak için sarılarak uyuyor ve titreyerek uyanıyorlardı. Ancak bunlara rağmen, sadece yanındaki çocuğu düşünüyordu.

Jungkook için de böyleydi. Öylesine çaresiz hissettiği anda onu bulmuştu, Tanrı'nın hediyesi olduğunu düşünüyordu.

"Uyuyacak mısın, Trouvaille?"
"Dolunay günü, kalabildiğim kadar uyanık kalacağım. Rahatça uyu."
"Rahatsız hissettirdiğinde uyandır lütfen, gözlerim kapanıyor. Uyumak istemiyordum."
"Uyu bebeğim, huzurlu geceler."

İç çekip kucağındaki bedenin saçına öpücük kondurdu ve kokusunu iyice içine çekti. Söylediği gibi güçlükle açık tuttuğu gözlerini kapatışını izledi ve yanağını okşayıp kollarını sıkılaştırdı.

Kafasını tüm gücüyle ışığını yansıtan Ay'a çevirip parlattığı yapraklara baktı. Gerçekten, ne yapacaklardı? Nasıl yaşayacaklardı? Kucağındaki oğlanı koruyamazsa, hisleriyle nasıl başa çıkacaktı?

Gözleri dolarken, kucağındaki çocuğun seslenmesiyle düşüncelerinden sıyrılmış, şaşkınlıkla kapalı gözlerin sahibine bakmıştı.

"Beni korumak hakkında endişelenme. Birlikte kurtulacağız ve buna gerek kalmayacak. Huzurlu geceler, Trouvaille."

trouvaille, taekook.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin