02

206 46 28
                                    

  
Güvenecek birisini ararken yalnız hissedersiniz ancak,

güvendiğiniz kişiyi çoktan bulmuşken pılını pırtını toplayıp öylece gitseydi?


·


Jeongguk, zar zor kucağına aldığı çocukla iki binanın arasında bulunan, kutuların kapladığı aralığa yerleşti. Hava çok soğuktu ve günün aydınlanmasına çok zaman vardı. Bu saatte görebileceği insanlar da genellikle tehlikeli insanlar olurdu. Yani burası daha güvenli gelmişti gözüne.

Yapımı birkaç yıl önce bitmiş, yeni sitelerden birisi çökmüştü ve muhtemelen bu çocuk orada oturan insanlardan birisiydi. Evin sıcaklığıyla incecik giyinmiş olacak ki kıyafetleri kısa ve incecikti. Jungkook, eski bir binada yaşadığı için evindeyken de soğuktan kurtulamıyordu. Bu nedenle üzerinde her ne kadar soğuğa dayanıklı olmasa da kalın şeyler vardı ancak kollarındaki çocuğun kıyafetleri sadece ince de değildi. Üstüne, oldukça hasar görmüş, yırtılmıştı. 

Titreyen çocuğu az da olsa sıcak tutabilmek için sırtını duvara yaslayıp oğlanı kucağına aldı. Sıkıca sarılıp saçlarını okşamaya başladı. Tek dileği, çocuğun dayanıklı bir yapıya sahip olmasıydı. Eğer hassas birisiyse, sabaha kadar dayanabileceğini ve hasta olmadan günü atlatacağını düşünmüyordu.

Demir parçalarının üstünde öylece dikilirken öylesine masum baktığını görmüştü ki kollarına alıp saklayası gelmişti. Zaten, eğer gitmek istemezse, yoldaş olacak tek kişisi gibi görünüyordu. En iyi şekilde devam etmelilerdi.

"Zor ama biraz uyumaya çalış. Olur mu?"

Cevap olarak ufak bir baş sallama aldığında çenesini çocuğun omzuna koydu ve sırtını sıvazladı.

Birkaç saat sonra, sayıklama sesleriyle kucağındaki çocuğa döndü. Korkudan, düşüncelerinden ve oğlana bir şey olma ihtimalinden uyuyamamıştı. Şimdiyse, kucağındaki çocuk ıendişelerinde haklı olduğunu çıkarır şekilde titriyordu. Bu kadar erken olacağını düşünmemişti, yapabileceği şeyleri hızlıca listelemesi gerekiyordu.

Oğlanın kızaran yanaklarında ellerini gezdirdi. Soğuk havaya karşı, teni yanıyordu. Önce yavaş yavaş salladı oğlanı.

"Hey, uyan. Uyan lütfen."

Yaklaşık beş dakika sonra, hala uyanmadığını ve daha çok titremeye başladığını endişeyle izliyordu. Şu an gecenin son saatlerinde olsalar da şehrin uyanmasına çok vardı. Deprem yaklaşık iki gün önce olmuştu ve evleri sağlam kalan halk, toparlanmaya başlamıştı.

Evsiz insanların kaldığı çadırlar çok uzaktaydı ve kısıtlı sayıdaydı. Epey büyük bir şehirde yaşıyorlardı ve herkese yetecek kadar imkan yoktu. Kucağındaki çocuğu hastaneye götürmek istese oraya gitmek zorundaydı ve onu taşıyarak oraya gitmesi imkansıza yakındı.

Gözünden düşen yaşlarla saçlarını okşayıp biraz daha sarstı oğlanı.

"Tanrım, nasıl iyileştireceğim seni?"

Gücünü toplayıp çelimsiz kollarıyla çocuğu kaldırdı. Sığındıkları köşeden çıkıp etrafı kontrol etti.

Kucağındaki çocukla zar zor ilerleyerek yardım edecek birilerini aradı. Çocuğun tenine temas ettiğinde sıcaklığıyla korkuyordu.

"Dayan olur mu? Lütfen. Sadece sen varsın yanımda."

İç çekip endişeyle caddeye döndü. Normalde kalabalık olan o cadde, şimdi durumuna inat bomboştu.

"Lütfen yardım edin!"

Boş sokağa bağırıp birilerinin çıkmasını bekledi.

Nefes nefese kaldığında titreyen kollarıyla yere yığıldı. Kucağında, ateşi düşmeyen oğlanla bu soğukta yaklaşık yarım saattir yürüyordu. İç çekerek çocuğa baktı. Havale geçirdiğini düşünüyordu. Jeongguk'a göre daha çelimsiz bir yapısı olsa da uzun süre taşıyabileceğini düşünmüyordu.

Son kez ayağa kalkıp nehrin yanına geldi. İç çamaşırı hariç çocuğun tüm kıyafetlerini çıkarıp kenara bıraktı.

Titreyen ellerini suyla ıslatıp çocuğun alnında, boynunda ve vücudunun belirli yerlerinde gezdirdi. Birkaç dakika buna devam ettikten sonra kıyafetlerini giydirip çocuğu tekrar kucağına aldı.

"Tanrım zaten soğuk, ne işe yarayacak ki şimdi bu? Ne yapacağım ben?"

Ağlamaya başladığında kalın bir sesle gözlerini açtı ve kucağındaki çocuğa daha sıkı sarıldı. Karşısında kırklı yaşlarında bir adam duruyordu.

"Yavrum, arkadaşının durumu iyi durmuyor. Yardım etmemi ister misin?"

"Lütfen, lütfen bayım. Yaklaşık bir saattir bu halde, üstündekiler çok ince. Nasıl iyileştireceğimi bilmiyorum."

Kucağındaki oğlanı alıp arabasına yönelen adamın peşinden koştu, Jungkook. Adam yavaşça öksürmüş ve hastaneye gideceğini söylemişti.

Arabaya binip çocuğu tekrar kucağına aldı ve büyüğüne defalarca kez minnettar olduğunu söyledi.
Hastaneye geldiklerinde adam, tekrar oğlanı kucağına almış ve yetkililere durumunu bildirmişti.

Elinden tek gelen, Tanrı'ya tekrar tekrar dua etmekti.

trouvaille, taekook.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin