05

190 37 53
                                    

Aksine 'ev', dört duvar ve bir çatıdan oluşan beton yığınından ibaret değildi. Hissiyattı.
Bazen bir insan bile eviniz olabilirdi.


·

Güneşin bıraktığı kızıllığa bakarken kızaran ellerine üfleyip, yoldaşının saçlarını okşamaya devam etti. Taehyung'a adadığı sıfatlardan biriydi, yoldaşıydı. Hayatı için, yolu için, duyguları için yoldaştı. Tesadüfün güzelliğine inanmıştı ve ilk defa, kaybettikleri için Tanrı'ya isyan etmemişti.

Üç hafta bitecekti. Sokaklarda dolaşıyor, sarılıyor ve çalışıyorlardı. Jungkook; fabrikalarda, kafelerde, yardım merkezlerinde ve inşaat alanlarında yapabileceği şeylere bakmıştı. Gittiklerinde rastladığı esnaflara soruyor, yapacak bir şeyler arıyordu. Herkes toy olduğunu ve beceremeyeceğini düşünüp reddediyordu ancak umudunu kaybetmeye başladığında,  bir fabrika da yapacak bir şeyler bulmuştu. Taehyung'un narin olduğunu düşünüyordu. Yük taşıdığını görmek, azarlandığını dinlemek istemiyordu.

Taehyung ise, o çalışmak istiyordu. Hiçbir şey yapmadığını ve Jungkook'a ayak bağı olduğunu düşünüyordu. Geceleri Jungkook'un kucağında uyuyordu, o uyuyabiliyordu belki ancak Jungkook'un uyumadığını her geçen gün belirginleşen morluklardan anlayabiliyordu. Taehyung'un üşümemesi için soğuğa kendi bedenini bırakıyor, sıcaklığıyla onu ısıtmaya çalışıyordu. Jungkook'a karşı mahçup hissediyordu. Mahçup ve hayran.

"Bebeğim, bugün son tam iş günü. Yarın yaklaşık dörde kadar çalışacağım, yine de benim ceketimi al olur mu? Sabah erkenden gitmek zorundayız. Biliyorsun, çok soğuk oluyor. Paramızı aldığımda da markete gideriz, olur mu?"

"Trouvaille, çalıştığın binaların katlarını sayamıyorum bile."

Hüzünlü gözlerini oğlanda gezdirdi ve kızarmış yanakları, soğuk elleriyle kavradı.

"Omzundaki yükü o üst katlara kadar çıkarıyorsun ve tekrar indiriyorsun. Ben zaten kafede oluyorum, servis yapmak senin işin kadar zor değil ki! Tanrı aşkına karşılaştırılamaz bile. Hem, kafe sıcak oluyor. Sen erkenden gidip dışarıda çalışıyorsun, sabah soğuğuyla kıyaslanabilir mi?"

Hediyesi dudaklarını araladığında, sıkıca sarılıp susturdu.

"Ceketi de, kazağı da sen al. Yemekler yüzünden kafe oldukça sıcak oluyor. Lütfen."

"Ama, bunu karşılığında canının istediklerini çekinmeden söyleyeceksin. Tamam mı ? Hem, akşam sana bir sürprizim var."

Heyecanla başını sallayan çocuğun alnına ufacık bir öpücük kondurdu ve vardiyasına başladı.

-

"Ee, niye geldik ki bu binanın önüne?"
"Bak bu daireleri görüyor musun?"

İşaret parmağıyla katları işaret ederken gülümsedi.
"Bunlardan birisi bizim. Orda kalacağız."

Şaşkınlıkla gözlerini büyüten ve dudaklarına avuçlarını bastıran oğlana baktı. "Nasıl bizim ya?"

"Şöyle, iş süremi biraz daha uzattılar. Lojman gibi düşün, çalışanlar burada kalıyor. Maaşımın bir kısmını alacaklar ve karşılığında burada kalabileceğiz!"

Sevinçle gülümseyen beden sıkıca kollarını sardığında kıkırdayarak sıkıca sarıldı, Jeongguk.

"Artık tam anlamıyla yuvamız var, sıcacık olacak."

"Ben seninleyken hep sıcacık hissediyordum ya, Trouvaille. Resmiyete döktük sanki, hm?"

Başını sallayıp esmer olanın gözlerini öptü. "Artık yuvamız var."
"Evet, artık tamamen aile olduk."

04.12.21

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 27, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

trouvaille, taekook.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin