33. Dağ Muşmulası🌿

2.6K 173 206
                                    

Bölümü bu kadar geciktirdiğim için her vote bana bir tokat heheh 🌝

Küp şeker'in koluna girmiş eve doğru götürüyordum. Diğer kolundan tutan Semih nazikçe yürümesine yardımcı oluyordu. Küp şeker'in ise sesi çıkmıyordu. Üzerine atılan ağır iftiranın altında eziliyordu. O kadar ağırıma gitmişti ki sinirden ellerim titriyordu. Yanımda yürüyen annem bakışlarını yerden kaldırmıyor, hemen arkamızdaki Ruceyn ise ağlamak üzereydi. Sevdiklerimi üzen o insanlara haddini bildirmek istiyordum. Onlar kimdi ki? Kimdi ki bize böyle iğrenç bir iftira atmışlardı! Buna sessiz kalmayacaktım. Karşımda Uzay bile olsa sessiz kalmayacaktım. Düşünceler beni bunaltınca derin bir nefes alıp verdim. O sırada arkamdan biri seslendi.

"Gökyüzü." Duyduğum ses iğrendiğim Cemre'den başkasına ait değildi. Ona cevap vermedim. "Konuşmamız lazım."

"Seninle konuşacak bir şeyim yok benim. Defol git yanımızdan." Sakin ses tonumun aksine içimde fırtınalar kopuyordu. Annem üslubuma karşılık kısa bir bakış atsa da tekrar önüne döndü.

"Seninle konuşmaya meraklı değilim bende. Ama önemli." Ona cevap vermedim. Buna sinirlenmiş olacak ki arkamdan kolumu tuttu ve ona bakmamı sağladı. Bu hareketi sabrımı taşıran son nokta olmuştu. Kolumu elinden kurtarıp omuzlarından tutup geriye doğru ittim. Geriye doğru sendeledi.

"Sana seninle konuşacak bir şeyim yok dedim! Kıt mısın?"

"Abla sakin ol." Diyen Ruceyn önüme geçti.

"Oğlum biz annemi içeri götürelim." Annem Küp şeker'in kolundan tuttu ve Semih'le birlikte eve doğru yürümeye başladılar. Onlar giderken Semih, Cemre ve bana endişeli bir bakış attı. Uzaklaştıklarında Cemre'ye döndüm.

"Ne istiyorsun?" Güldü. Gülümsemesi onu tamda olduğu gibi göstermişti. Şıllık gibi!

"Sadece şunu soracaktım. Anneannenin hırsızlık yapması nasıl bir duygu?" İşte bu noktada kalbimin kırılma sesini duyabilirdiniz. Kıymet verdiğim insanlara böyle etiket yapıştırılması beni mahveden şeydi. "Hadi onu da geçtim. Elit insanlara rezil oldunuz. Uzay'a rezil oldun! Artık burada kalmaya devam edecek kadar yüzsüz değilsinizdir herhalde..."

"Sen kim olduğunu sanıyorsun ya?" Ona doğru bir adım attım. Ruceyn hemen ellerini belime sarıp beni durdurdu.

"Abla ne olur kavga etme. Boş boş konuşuyor işte. Hem daha yeni çıktın hastaneden." Kardeşimin endişeli gözlerine baktım. O hastaneye karşımda bana sataşan Cemre yüzünden girdiğimi öğrense böyle durmaz yolardı Cemre'yi.

"Ablan o hastaneye neden girdi sanıyorsun?" Cemre'ye uyarıcı bir bakış attım. "Yaptıklarının bedelini ödemek için."

"Ne diyorsun sen ya?" Dedi Ruceyn şaşkınca.

"Diyorum ki eğer bu malikaneden defolup gitmezseniz başınıza çok daha kötüleri gelecek." Tehditkar gözleri gözlerimle kesiştiğinde aptal kafam ne olduğunu anlamıştı. Küp şeker'in telefonu almasında parmağı vardı. "Sevdiklerin zarar görecek Gökyüzü."

Ceren beni uyarmakta haklıymış. Cemre gerçekten de bu kadar ileri gidebilirmiş.

"Kim bilir..." Dedi Cemre Ruceyn'e pis bakışlarını dikerken. "Bu defa havuza düşen bir başkası olur. "

Ardından evlerine doğru yürümeye başladı. Arkasından yürüyüp saçlarını yolmak, yüzünü duvara sürüp kıvılcımlar çıkarmak istiyordum. Ama akıllı davranmalıydım. O hamlesini yapıp geri çekilmişti. Sıra bana dönmüştü ama bomboştum şuan.

"Abla?" Suratı sinirden kızaran Ruceyn'e baktım. "Anladığım şey mi?"

"Ne mi?" Dedim. Aklım çalkalanıyordu şuan. Kelimeler bile zor hizaya giriyordu.

KÜP ŞEKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin