Sonrasında bana şaka yaptığını söyledi. Galiba şimdi gerçekten ağlıyıcaktım. Birden-bire ağlamaya başladım. Sonra yollarımız ayrıldı. Yolda giderken Jackson-la karşılaştık. Onu görünce gözyaşlarımı sildim. Ama çok geçti, artık görmüştü.
Bana doğru yaklaşmaya başladı. Gerilmeye başladım. Ne konuşucaktım ki. Şimdiyene kadar onunla yakın bir bağımız olmamıştı. Sadece işten konuşa bilmiştik. Onunla konuşmaya başladık. Bana çok samimi gelmişti, bir o kadar da nazik.
Onunla konuşdukca sanki içim açılıyor, rahatlıyordum. Anladım ki, konuşmaya ihtiyacım varmış. Konuşdukca aramızdakı bağ farklılaşıyordu. Farklılaşıyordu derken arkadaşlığımız daha güvenilir oluyordu.Bir zaman sonra bütün yaşadığım kötü anıları unutmaya başladım. Öyle boş biri için bu kadar düşünmek benim için iyi olmayacaktı. Zaten artık konuşucak, zaman geçirecek bir arkadaşım vardı. Jacksonla çok eyleniyorduk. O çok tatlıydı. Bana kötü günlerimdi çok destek olmuşdu. Çok nazik ve arkadaş canlısıydı.
Bir gün Jackson beni kafeye yemeye davat etdi. O da haklıydı evde yalnız çok sıkılıyordum. Bense onu kırmadım, söylediyi yere gitdim. Sonunda kafeye ulaşmıştım. O gün Jackson hergünkünden daha farklı, daha yakışıklıydı. Herşey iyi gidiyordu ki, kapıdan giren kişi moralimi bozdu. Tabiki içeri giren kişi Taehyungdu. Onu dikkate almamaya başladım. Bu güzel günü bozmak istemedim. Önüme bakmaya devam etdim.
Birden-bire bana doğru yaklaşan ayak sesleri duydum. Bu Taehyungdu. Ama aradığı kişi ben deyil Jacksondu. Ne onlar arkadaşmıydı? Tanrım delirecektim. Onlar ne ara arkadaş olmuşdu. Jackson beni Taehyungla tanıştırdı. Sanki hiç tanımıyordum. Bizse Jacksona belli etmeden selamlaşdık. Sonrasında Taehyung bizden ayrılıcakdıki, Jackson izin vermedi. Hatta bizi birlikte evine davet etdi. Of Jackson ne yapıyorsun.
Ertesi gün Jacksonın partisine gitdim. Tabii ki, Taehyungun olucağını biliyordum. Neyseki Jenniede oradaydı. Oh rahatladım. Ama sanki morali bozuktu. Yakınlaşıp sordum. Jennie iyimisin? Bana cevap vermedi, anladımki Yoongiyle tartışmıştı. Her zamanki gibi. Peki Yoongi neredeydi. Taehyungun yanında olduğunu gördüm. İki öküz bir aradaydı.
Partide dans yarışması vardı. Kağıtlarda herkesin ismi vardı. Senin seçtiyinde kimin ismi çıksaydı onunla dans etmeliydin. Bana Taehyung düşmüştü. Ama dans etmek istemiyordum. Mecburdum hem sonuçda bu bir oyundu. Dans başladı. En sevdiğim şarkı "You never know" çaldı. Bir araya geldik. O gün kırmızı, sırtı açık bir kiyafet giymişdim. Onun eli benim sırtıma dokundu. Kendine gel Lalisa. Bu sadece bir dans. Bitince kendi hayatına devam edicektin. Bunları konuşunca elbisem masaya takıldı ve düşüyodum ki, Taehyung beni tutdu.
Herkes bize bakıyordu. Bir-birimize bakmaya devam ediyorduk. Yaşadığımız herşey gözümün önünden geçiyordu. İyisi, kötüsüyle herşey. Yaa ben onu çok seviyordum. Bu dünyadakı herşeyden daha çok.
Note: Sizce barışsınlarmı? Bence onlar bir-birlerini çok seviyorlar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
miracle in the dark | taelice.
Fanfiction"Benden nefret ettiğini söyle, hayır bana aşık olduğunu. Kalbim seni bırakacak, senden nefret edeceğim." kim taehyung; lalisa manoban. clara's fanfiction.