Sabah uyandığımda etrafın karanlık olduğunu fark ettim. Saçımı geriye atarak saate baktım. Saat 07.32'ydi. Yağmur yağıyordu. Yatağımdan kalkarak banyoya gittim. Sonra odama döndüm ve üzerime bir şeyler giydim. Dışarı çıkmak istedim.
Eğer bir şeyler yazmak istiyorsanız bu yağmurlu günlerde daha çok olabilecek bir şey. Yağmur insanlara ilham veriyor bence. Anahtarımı ve kulaklığımı alarak dışarı çıktım.Sokakta kimse yoktu. Sadece ben vardım. Acaba nerelere gidebilirim diye düşündüm. Aklıma park geldi. Orayı seviyordum. Orası benim için önemli bir yerde. Bunu da ilerideki bir yazımda anlatırım. Telefonumu çıkarttım ve bloguma girdim. Yazılarımı okuyanlar var mı diye kontrol ettim. Dün cevapladığım mesajın yanıtı gelmemişti. Onun profiline girdim. Kendisi hakkında hiçbir şey yazmıyordu. Sadece paylaştığı değişik fotoğraflar vardı. Genellikle küçük köpekler.
Parka gelmiştim bir banka oturdum. Yağmur daha da fazla yağmaya başlamıştı.Yanıma şemsiye de almamıştım. Yağmuru yüzümde hissetmek istedim.
Aklıma yazacak bir şeyler gelmişti. Yeni metin kısmına girdim ve aklıma gelenleri yazmaya başladım.
'' Yağmurlu havalarda insanlar genelde evde oturmayı tercih ederler. Ama bence bunu yapmayın. Dışarı çıkın ve yağmurun yüzünüze geldiğindeki muhteşem duyguyu hissedin. Bazı insanlar buna 'duş yapmak' gibi diyor bazıları da başka bir şey. Hadi ama! Bu hissi herkes yaşamalı.
Saat şuanda burada 07.53 ve ben dışarıdayım. Yağmur yağıyor. Sırf yağmur yağdığı için dışarı çıktım bu arada. Yazacak başka bir şey bulamıyorum. Herhalde yazdığım en kötü yazı olmuştur. Üzgünüm. ''
Yazımı yazdım ve yayımladım. Ciddi anlamda aklıma yazacak bir şey gelmiyordu. Neden bilmiyorum. Ya da sadece bu hissi şuan tek ben hissetmek istiyordum.
Aklıma dün yaşanan şeyler geldi. Bazen düşünüyorum da tesadüflere çok fazla mı inanıyorum? Yani belki de hepsi tesadüf. Lanet değil. Ah hayır! Hepsi koca bir lanet. Ve ben bu lanetten nefret ediyorum. Hayatımın sonuna kadar bunu yaşamak istemiyorum. O sırada telefonuma bir bildirim geldi. Blogumdan. MMXII mesaj atmış.
Onun mesajına baktım. '' Az önce yeni yazını okudum ve ciddi anlamda en kötüsüydü. Üzgünüm birilerinin gerçekleri söylemesi gerekir. Ve evet MMXII benim için önemli bir tarih. Ve bunu kullanıcı adı yapmak istedim. Gerçeği söylemek gerekirse her yere yazıyorum o sayıyı. 17'ye gelince. Bence artık şu 17 saçmalığından çıkmalısın. Ciddi anlamda beni sıktı. Tamam onun senin için lanetli bir sayı olduğunu düşünebilirsin ama blogunu bunun üzerine yazmaman lazım. Daha farklı konular üzerine git. Eminim daha iyi bir blog ortaya çıkar. ''
Bazı insanlar vardır , hiç tanımadığın ama seni her zaman sinir edenlerdir. İşte bu kullanıcı böyle bir şeydi! Beni sinir etmeye başladı. Ben burada sakin bir şekilde düşünürken o gelip bunları söylüyor.
Sakin bir şekilde derin bir nefes aldım ve ona yanıt yazmaya başladım.
''Üzgünüm, daha iyi yazılar yazabilirdim ama her zaman iyi yazmak zorunda değilim. Senin MMXII ve benim 17 ile aramdaki olaylar aynı diyebiliriz bir bakımdan sadece seninkisi uğurlu benimkisi ise lanetli. Ben senin olayına karışmıyorum,lütfen sen de benimkine karışma. Lütfen. ''
Yerimden kalktım. Caddede ilerlemeye başladım. Yağmur çok fazla yağmaya başlamıştı. Üzerimde kuru yer kalmamıştı resmen. Kulaklığımı çıkardım şarkı dinlemeye başladı. Bu sıralar favorim Adele'den Set Fire To The Rain. Yağmurlu havalarda daha güzel oluyor bu şarkı buna kesinlikle eminim.
İnsanlar sokaklara çıkmışlardı,işe ya da bir yerlere gitmek için. Bense hala eve gitmiyordum. Bir tane kahve dükkanına girdim. Ve adamın bana bakışını görmeniz lazımdı. Önceden hiç ıslak bir insan görmemişti sanki. Kahvemi alıp yoluma devam ettim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
17.17 ➳ hood
Fanfiction"Belki de 17 benim uğurlu rakamım olmuştu bundan sonra." Bu hikaye özel olarak @xlilyhood'a yazılmıştır. 2015.