"Akşam yemeği için teşekkür ederim Jimin, çok lezzetliydi."
Taehyung karşısında, kendisinden sadece 3-4 santim kısa olan ama yapılı vücuduyla oldukça cezbedici duran oğlana gülümsedi. Jimin, "Önemli değil," dercesine elini sallayıp derin bir nefes verdi. "Eğlenmene sevindim. Sana yurduna kadar eşlik etmemde sakınca var mı? Zaten yurdum seninkinden üç yurt ötede."
"Ah, çok memnun olurum." Taehyung gülümseyerek üzerindeki cekete sarıldı. "Bana okulu tanımam da çok yardımcı oldun," dedi akşam vakti, okul kampüsünde yurtlara giden yolda yürürlerken. "Sen olmasaydın bu son ay nasıl hayatta kalırdım bilmiyordum! Tüm binaları ve gizli yerleri öğrendim." Kıkırdadı.
Jimin güldü. "Önemli değil, benim için zevkti. Dediğim insanlarla muhatap olup kaçınmam gerekenlerden kaçınırsan hiçbir sıkıntı olmaz."
Taehyung kaşlarını çattı. "Evet, beni tanıştırdığın insanlar çok tatlıydı ama hala neden Kim Seokjin'den uzak kalmam gerektiğini anlamadım. Karşı odamda kalıyor, çok tatlı bir oğlan! Ve bana karşı da çok kibar-"
"O şeytanın kendisidir!" dedi aceleyle Jimin, küçük gözleri irileşmişti. "Okulda onun hakkındaki dedikoduları duymadın mı yauv?!"
Taehyung göz devirmek istese de suratındaki masum ifadeyi tuttu.
Sen sanki farklısın, gerizekalı.
"Duydum ama... Bana çok kibar." Dudaklarını büktüğünde Jimin'in dudaklarına baktığını anlamıştı. "Arada konuşuyoruz, daha geçen hafta odasına oyun oynamaya gittim. Tatlı biri bence."
Jimin nefesinin altından küfür ettiğinde duyulmadığını sanmıştı ama Kim Taehyung'un hınzır gözleri dudak okumada oldukça iyiydi. "Tabii ki de arkadaş olmak istiyorsan sana hayır diyemem Taehyung ama üç gün sonra kollarıma ağlayarak gelirsen teselli vermem, tamam mı?" dedi kızgınca.
Taehyung ikinci defa içten içe gözlerini devirdi. Sanki ağlasam sana gelirim!
"Senin hakkında da bir şeyler duydum," diye mırıldandı Taehyung. Jimin aceleyle ona baktığında masum ifadesine tutundu. "Senin de az sayılamayacak kadar tek gecelik kaçamakların olmuş Jimin..."
Jimin yutkundu, birkaç saniye hangi yolu seçeceğini düşündü. Ya inkar edecekti ya değiştim ben felsefesine yapışacaktı.
Zihni direkt ben değiştim oğlum savunmasına tutunmuştu. "Hepsi eskidendi, pff. Bayadır sadece derslerime odaklanıyorum. Yemin ederim o günlerim eskide kaldı Taehyung." Utanır gibi yaptı. "Hatta şu aralar stabil bir ilişki bile arıyorum."
Taehyung dişlerini gıcırdatmak istedi. Hah, öyle mi piç herif? Ben sana göstereceğim o stabil ilişkiyi.
"Bunu duyduğuma sevindim."
Taehyung'un yurduna gelene kadar oldukça basit konulardan konuştular. Dersler, arkadaşlar, okulun gizli kuytu köşelerinde dönen dedikodular.
Yurdun önüne geldiklerinde Taehyung vücudunu ötekine döndürdü; ellerini montunun cebinden çıkarıp parmaklarıyla oynadı. "Bu akşam için tekrardan teşekkürler. Çok eğlendim."
"Önemli değil dedim ya Taehyung-ah, gülümsediğini görmek yetti."
Jimin ötekinin sakin ve rahatlanmış yüzüne, aralık dudaklarına bakınca derin bir nefes verdi. Hamle yapması gerekiyordu, Seokjin'den bir skor gerideydi. Son haftalarda yaşanan olaylar rekoru 10-9 yapmıştı. Tamam, öpebilirim sanırım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
playdate // jinmin
Fanfiction"ama bebeğim, bu oyunun iki kişilik olduğunu unutuyorsun." -jinmin kısa hikaye Park Jimin ve Kim Seokjin. Gittikleri üniversitenin baş belaları, gözdeleri, ilgi odakları ve eğlence kaynakları. Etrafında dönen bedenler, kuklalar ve hizmet eden bir sü...