"ama bebeğim, bu oyunun iki kişilik olduğunu unutuyorsun."
-jinmin kısa hikaye
Park Jimin ve Kim Seokjin. Gittikleri üniversitenin baş belaları, gözdeleri, ilgi odakları ve eğlence kaynakları. Etrafında dönen bedenler, kuklalar ve hizmet eden bir sü...
bunun bir jinmin fici olduğunu unutmayın, ne kadar taejin yazsam da buradaki olay jinmin!! <3
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Her şey hazır mı? Jimin, bundan sonrakinden sonra sen çıkıyorsun, her şeyin hazır mı?"
Arkaplandaki curcunanın arasında beyaz, tül kıyafetleri içindeki Jimin makyajının son rötuşunu yapıyordu; sarı saçlarına öyle çok sprey sıkmışlardı ki kafasının üstünde ağırlık yapıyordu. Kulaklarından sarkan küpelerini bile hissediyordu Jimin, hepsi ağırlık yapıyor, zaten gergin olan oğlanı daha da geriyordu.
İşte.
Tüm dönem boyunca ana derslerinin yanına ek olarak aldığı dans gösterisi gelip çatmıştı. Üniversitenin festival günüydü bugün; etraflar meşalelerle aydınlatılmış, öğrencilerin oluşturduğu kalabalık yanan ateşte sıcak kalmıştı. Birinci dönemin sonu, yılda sadece üç kere yapılan festivalin ilkiydi.
Jimin yutkundu. Seokjin gelmiş miydi? Sabah hiç konuşmamışlardı, en son dün biraz LOL oynamışlar ve ardından odalarına dağılmışlardı.
Jimin açık alana kurulmuş stadın arkasındaki küçük çadırda bekliyordu. Şu an çıkmış olan rock grubu kesinlikle insanları moda sokmuştu. Bağırıp çağıran ve kendilerinden geçen öğrenciler Jimin'in gözüne takılıyordu.
Kendisi şu anki performansın aksine oldukça sakin ve sade bir performans sergileyecekti, zıtlıkların izleyiciyi çekmesini umuyordu.
*
"Taehyung biraz hızlı yesen de bir an önce stada mı gitsek?" Seokjin karşısında sakince yemek yiyen oğlana baktı önce, ardından da kolundaki saate.
"Acelemiz mi var?" diye mırıldandı Taehyung, elindeki tavuk kanadını yavaş yavaş yerken. Dudakları öne büzülüyor, yanaklarının yumuşaklığını ortaya çıkarıyordu.
Seokjin cevap vermek yerine sessizce bekledi; bacağını sallıyor, gözleriyle okulun büyük kampüsünün içindeki restoranın müşterilerini izliyordu. Kışa rağmen herkes süslü giyinmişti, festivalden gelen canlı, yüksek sesli müzik buradan bile duyuluyordu.
"Bitti mi?" dedi Seokjin, beş dakika sonra Taehyung'un minik neşeli sesleriyle.
Seokjin derin bir nefes verdi, hesabı ödemeye giderken üzerindeki siyah ceketin cebindeki telefonu ötüyordu. Baktığında arayanın Yoongi olduğunu gördü.
"Seokjin neredesin?" diye haykırdı telefonun karşısındaki ses. Müzik sesini bastırmak için bağırarak konuşuyordu, belki biraz da öfke vardı tonunda. "Sıra Jimin'de. 5 dakikaya çıkacak! Neredesin gerizekalı?"
