"Ayak bileğini biraz daha bükmen gerekecek."
Jimin alıştırma odasında çınlayan kadın sesiyle elindeki beyaz tülü döndürmeyi bırakıp terler akan yüzüyle kadına odaklandı. Asıl dersleri veren öğretmen bu hafta izinli olduğu için Jimin'in yıl sonunda yapacağı solo dans sahnesinin pratiğini bu kadına vermişlerdi.
"Böyle mi?" diye sordu beyaz monokrom kıyafeti içinde, sol ayağını biraz daha bükerek. Gözleri sertti -yeni bir şeyler öğrendiğinde ve odaklandığında hep öyle olurdu.
Kadın müzik çalara yönelik klasik müziği başa sardı. "Evet, öyle. Şimdi son bir kez üstünden geçelim, haftaya asıl hocanla devam edersin. Sol ayağını daha bükmeyi unutma." Genç kadın Jimin'e bakarken nefesinin kesileceğini düşünmüştü. "Onun dışında... Onun dışında mükemmelsin."
Jimin başını yere eğerek sırıttı. Şaşırmamıştı.
Müziğin baştan başlamasıyla Jimin aynadan kendine bakarak yeniden hareketlerine odaklandı; elindeki beyaz tülü döndürerek kendi vücudunu da oynatıyor, ikisinin uyumuyla ve beyazlar içindeki ilahi güzelliğiyle göz dolduruyordu.
İki dakika sonra müzik bitince Jimin aceleyle şişe suyu kafasına dikti. Öğretmen de eşyalarını toparlamaya başlamıştı. "Performansını izlemeyi dört gözle bekliyorum," dedi geçici öğretmen. Jimin onu incelerken kendinden en fazla 3-4 yaş büyük olabileceğini fark etmiş, bu yüzden şansını denemeye karar vermişti. "Feminen tarafını çok sevdim," diye devam etti kadın. "Kıvrımlarını çok iyi kullanıyorsun. Çok... Feminen."
Jimin duvara yaslanıp sırıttı. "Maskülen taraflarım da var."
Kadının imayla dudağında alaycı bir sırıtış oldu. "Odağım dans sırasında ikisini de birlikte kullanabilmen, feminenliğinle maskülenliğin karışımı yani."
"Ah, bebeğim," diye mırıldandı Jimin, hafifçe öne eğilirken. "İkisi de olabiliyorum."
Kadın göz devirip geriye çekildi. "Her neyse, bugünlük bu kadar. Yarınki provada görüşürüz Park Jimin."
"Önce telefon numaranızı alayım?" diye sorguladı Jimin, şeytani yüzünde meleksi gülümseme açılırken.
Kadın tereddüt etse de dilini dişinin üstünde gezdirdi -belirsizliğin sembolüydü bu. "Pekala," diye omuz silkti sonra, zaten sadece 1haftalık öğretmeni olacaktı oğlanın, ne zararı vardı telefonunu almanın?
Jimin telefonunu çıkardı, tam da kadın numarasını söylerken elleri rehberdeydi. "Sıfır, beş, üç, yedi-"
O sırada bir mesaj sesi geldi. "AH! SEOKSEOK'UM MESAJ ATTI!" Jimin aceleyle şakıdı. "Dur bir saniye, Seokseoka döneyim, sonra alırım numaranı."
Kadın kırpıştırdığı gözlerinin ardından oğlana baktı ama Jimin çoktan kendi dünyasındaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
playdate // jinmin
Fanfic"ama bebeğim, bu oyunun iki kişilik olduğunu unutuyorsun." -jinmin kısa hikaye Park Jimin ve Kim Seokjin. Gittikleri üniversitenin baş belaları, gözdeleri, ilgi odakları ve eğlence kaynakları. Etrafında dönen bedenler, kuklalar ve hizmet eden bir sü...