"Yapmayacağım. En azından şimdilik."
Sevinmeli miydim?
Gözlerimi hiç kırpmadan ona bakıyordum. Karşımda oturan bu adam, resmen benimle eğleniyordu. Aslında burda olmam hataydı. Hangi kafayla düşünüyordum? Şu ana kadar çoktan kaçmaya çalışmam gerekirdi.
Oyurduğu yerden kalktı. Salona gitti. Ben ise bir süre daha mutfakta oyalandım. Kaçacak bir yerler arıyordum.
Mutfak camının önünde durdum. Dışarıda hiç ev yoktu. Biraz ileride sık ağaçlı bir orman vardı. Ormanın yanından geçen bir patika da vardı.
"Neye bakıyorsun Sarışın?" Kapıya yaslanmış ve ellerini göğsünde çapraz bir şekilde birleştirmiş adama baktım.
"H-hiçbir şeye." dedim. Adını öğrenmem gerekiyordu. Kaçtıktan sonra işime yarayabilirdi adını bilmem.
"Adını bilmiyorum." dedim.
"Ashton." dedi kısaca.
Başımı salladım ve kaçacak bir yer aramak için salona geçtim. Camların hepsi kapalıydı ama zorlarsam açılacak gibi duruyordu. Sadece uygun zamanı bulmam gerekiyordu.
"Neden burda olduğunu bilmek istiyor musun?" diye sordu. Tam karşımdaydı. Ne zaman yanıma gelmişti, fark etmemiştim.
"E-evet." dedim. Dudaklarını kulağıma yaklaştırdı. Sıcak befesini üzerinde hissedebiliyordum.
"Babamın babana çok borcu vardı Luke," Benim bundan hiç haberim yoktu. Babamla o kadar samimi değildik çünkü.
"Bunun benimle ne alakası var?" diye sordum. Bu kadar yakınımında olması yetmezmiş gibi, nefesi vücuduma değdiğinde titrememe engel olamıyordum.
"Baban, borçları yüzünden babamı öldürdü." dediğinde içim ürpermişti. Babamla aramız çok iyi değildi, fazla görüşmezdik ama birini öldüreceği aklımın ucundan geçmezdi.
"B-benim babam böyle bişey yapmaz." dedim. Ama emin değildim, belki de yapardı.
"Babanın neler yaptığını bilseydin, emin ol ondan korkardın Sarışın."
Yüzünü benim yüzümden uzakaştırdı. Ben se söylediklerini hazmetmeye çalıştığım için olduğum yerde duruyordum.
"Ben duş almaya gidiyorum, sakin bir yaramazlık yapma." dedi. Bu kadar rahat olması beni şaşırtmıştı, çünkü o duştayken rahatlıkla kaçabilirdim.
Banyoya gitmek için üst kata çıktığında, bende içimden seviniyordum. Çünkü kaçmak için bir şans elde etmiştim, ve benim istediğim de buydu.
Yukardan gelen kapı sesi duyduğumda banyoya girdiğini anlamıştım ama kilit sesi gelmemişti. Belki de bana oyun oynuyor, kaçıp kaçmayacağımı deniyordu.
Merdivenlerden ses çıkmamasını umarak yavasça üst kata çıktım. Banyo olduğunu tahmin ettiğim yerin kapı deliğinden içeri baktım.
Ashton'un üstünde t-shirt yoktu ve pantolonunu çıkarmak üzereydi. Hemen kafamı ordan çektim ve başımı iki yana salladım.
Lanet olsun vücudunu gördükten sobra klabim neden bu kadsr hızlı atıyordu?
Sanırım utanmıştım, başka ne gibi açıklaması olabilirdi ki?
Merdivenlerden hızla indim. Ertafı kolaçan ettim. Aslinda evde bizden başka kimse yoktu, neden etrafa bakmıştım ki?
Şu sıralar gerçekten doğru düzgün düşünemiyordum.
Evin giriş kapının önünde durdum. İçimden açık olmasını umarak elimi kapı koluna götürdüm. Kolu çevirdiğimde kapının açılması tuhaftı.
Çok kolay olmuştu.
Kapıyı sessizce kapattım ve koşmaya başladım. Nereye gittiğim, nerde oldugum hakkında en ufak fikrim yoktu.
Yağmur çiselemeye başladığında içimden küfrettim. Tam da yağaca zamanı bulmuştu.
Yağmurdan korunmamı sağlayarak bir yerler aramaya başladım ama etrafta hiçbirşey yoktu.
Tamamen ıslamıştım ve üşüyordum. Son kalan gücümü yol kenarına giderek harcadım. Böylece yoldan bir araba geçerse beni görebilirlerdi.
Olduğum yere bırakım kendimi. Gözlerimi kapattım ve beklemeye başladım.
Biraz sonra gözüme hücum eden ışıkla gözlerimi araladım. Yoldan bir araba geçiyordu. Yardım etmelerini istiyordum ama ayağa kalkmaya hâlim yoktu. Beni görüp durmalarını umarak olduğum yerde durmaya devam ettim.
Gözlerim yavaşça kararmaya başlarken tanımadığın bir erkek sesi duydum.
"Bu o!"
Ardından duyduğum sesin sahibini ise çok iyi biliyordum.
"Benden kaçamazsın Sarışın."
♦
Çok mu beklettim? Evet biraz öyle oldu galiba. Ama oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmazsınız dimi?