Yepyeni kurgu ve Ervasu sizlerle.
Ben bu kitabı yazmak için günlerdir bekliyorum ve o an geldi.
Başlıyoruz...
(Uyarı : Kitaba başlamadan önce açıklamanın okunmasını tavsiye ederim. Başlar klasik bir Wattpad kitabı gibi gözükse de Sezon Finali'nden sonrası değişiyor ^^)
🌼🌼
''Kız kalksana artık.'' Emine sultan başıma dikilmiş uyanmamı istiyordu. Bir şey söylemeden ve gözlerimi açmadan diğer tarafa dönüp pikeyi kafama kadar çektim. "Hey kurban olduğum Allah'ım bana sabır ver. Kız bak seni abine söylerim he." Omuz silktim. Görmediğine eminim tabi.
"Söylersen söyle o bana bir şey yapmaz." Sesim boğuk çıkmıştı ama anladığına eminim. Koskoca EMİNE SULTAN o. Fısıltıyı bile duyar. Kulaklar cin gibi mübarek.
Adım seslerini duydum. Pikeyi aşağı indirip başımı arkaya çevirdim. Oh be gitmiş. Başımı geri çevirip uyumaya devam ettim. Birkaç dakika sonra pikenin üstümden çekilmesi ve boğulmam bir oldu. Hızla yatakta doğrulup etrafıma baktım. Abim elinde kova ile sırıtarak bana bakıyordu. Elimle yüzümü silip çatık kaşlarla abime baktım.
"Abii sen ne yaptığını sanıyorsun yaa. Burada boğuluyordum ben." Dedim bağırarak. Omuz silkip sırıtmaya devam etti. Allah'ım sen bana sabır ver.
Hızla ayağa kalktım. Omzumu omzuna vurup odadan çıktım. Banyoya girip elimi yüzümü yıkadım ve aynadan kendime baktım. Oh maşallah bu günde güzelim.
Ne var evet güzelim. Kahverengi kısa saçlarım, bal rengi gözlerim, beyaz tenim, yerinde bir kilom ve dolgun kırmızı dudaklarım var. 19 yaşında olmama rağmen bütün hatlarım yerinde ve düzgün. Bazılarının yüzü hala çocuk gibi dururken benim ki tam yerinde. 1.58 boyum var. Sakın dalga geçmeyin. Abim ve arkadaşlarım yeter bana.
Kendime bakmayı bırakıp banyodan çıktım. Odama tekrar girip kapıyı kapattım. Üstümdekileri çıkardım. Siyah tayt, beyaz üstünde sarı kalp ve yazıları olan tişörtümü giydim. Salaş hasır renginde biraz uzun hırkamı da giydim. Salaş olan herşeyi çok severim. Hele de hırkaları.
Dolabımın çaprazında bulunan ahşap, beyaz renginde ki şifonyerimin önünde ki sandalyeye oturdum. Çekmeceden tarağı ve kurutma makinesini aldım. Bir kova su döktü ya. Az insaf ben de insanım. Ya boğulsaydım ve ölseydim. Ben canımı bahçede ki elma ağacından toplamıyorum. Ay o değil de canım elma çekti, evde vardır İnşAllah. Elmaya aşığım da.
Ben bir yandan söylenip bir yandan da kurutma makinesini fişe taktım. Saçlarımı iyice kurutup bir güzel taradım. Zaten çeneme geliyordu. Kurutma makinesini fişten çıkarıp tarakla birlikte çekmeceye koydum. Sandalyeden kalkıp yatağımın sağında ki beyaz komedinin yanına gittim. Üstünde ki telefonumu alıp, hırkamın cebine atıp odadan çıktım.
Sağa dönüp ileride ki kapıdan içeri girdim. Mutfak mis gibi yemek kokuyordu vallahi. Ellerimi birbirine sürterek masaya, abimin yanına oturdum. Ona ölümcül bakışlarımı atıp masaya döndüm.
Klasik kahvaltı masası işte neyini anlatayım. Anneme baktım. Ocağın orada bir şeyler yapıyordu. Burnuma çok tanıdık bir koku geldi. Hızla ayağa kalkıp annemin yanına gittim.
''Kuymak mı o?" Annem gülerek başını salladı. Yanaklarını sıkıp öpücükler kondurdum. "Emine sultan seni yerim ben." Çok sıkmış olmalıyım ki elime vurdu. Yanakları kızarmıştı. Harbi çok sıkmışım he.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖMÜR
Teen FictionÖmür tek kitaptan oluşmaktadır. •• "Nazende sevdiğim, yâdıma düştün." Sesi titrerken gözlerinden düşen yaşlara dokunmadı. Hafifçe gülümsedi hatırladıklarına. "Nazlı sevdiğim aklıma düştün demekmiş bu şarkı ama biz hiç dinlemeyelim olur mu? Çünkü he...