" Harry bu kadar gıcık olmayı ne zaman bırakacaksın" sinirle ona baktım.
"Umurumda bile değilsin Louis" uzun saçlarını alay eder bir şekilde arkaya attı. Gözlerimi gözlerinden ayırıp duvara bakmaya başladım. Buna rağmen Harry'nin hareketlendiğini görüyordum ve bu bile sinirimi bozuyordu. Oflayarak ve sinirle ayağa kalktım.
"Oynamıyorum ben" kahkahası odayı doldurduğunda gülümsememek için kendimi zor tuttum. Yaklaşık olarak 2 aydır çıkıyorduk ve her şey yolundaydı. Menajerimize çıktığımızı söylediğimizde para kazandığımız sürece fazla umursamadığını söylemişti. Bu 2 aylık süreçte koleksiyonumuzu geliştirmiştik ve sevgili gibi davranma maddesine geçmiştik tabii bizim için gibi kelimesi fazla kaçıyordu bu cümlede.
"Scrabble da beni yenemeyeceğini söylemiştim sana" ağzımı garip şekillere sokarak onu tekrar ettiğimde yine bir kahkaha sesi yükseldi sonra ise eğilip bir şeyler yaptı.
"Gel bak belki beni affedersin" yavaşça az önce oyunu oynadığımız masaya gittiğimde küçük taşlarla ingilizce love yani aşk yazdığını gördüm. Yüzüme yayılan gülümsemeyi durduramadım. Birbirimize hala seni seviyorum dememiştik ama böyle küçük şeyler yapıyorduk.
"Belki affetmiş olabilirim ama biraz sürün" kıkırdamaya başladığında ona bakıp iç ektim. Hayatımda Harry gibi birine sahip olduğum için çok şanslıydım. Sanki o geldikten sonra her şey güzelleşmişti. Dayanamayıp gülüşünden öptüm.
"Şikayetçi değilim ama bu ne içindi?"
"Canım öpmek istedi o yüzden" yavaşça yüzünü yakınlaştırdı. Elleri ile yüzümü kavradı.
"O zaman daha çok istesin canın" tam aramızdaki mesafeyi kapatıyordu ki telefonun zili çaldı.
" Sikeyim böyle işi ya" homurdanarak telefona ilerledim arayanın Mark olduğunu görünce Harry'e gösterip açtım.
"Selam Mike"
"Selam Louis. Harry yanında mı?"
"Evet"
"O zaman hoparlöre al" telefonu kulağımdan çekip hoparlöre aldım ve Harry'nin yanına oturdum.
"Dinliyoruz"
"Çocuklar yarın yeni bir röportajınız var. Bu röportajda sevgili olduğunuzu açıklamanızı istiyorum. Size yazılı bir metin gelecek. Hangi sorular sorulduğu hakkında ve vereceğiniz cevapların ana fikri ve konusu hakkında .Bunları bu akşam iyice okumanızı istiyorum. Yapmayın bu akşam bir şeyler" kahkaha attığında yaptığı ima ile yüzümü buruşturdum.
"Bu kadar mı diyeceklerin?"
"Evet çocuklar hadi iyi eğlenceler size ya da pardon eğlence olmayacak bu akşam" yeniden kahkaha attığında beklemeden telefonu yüzüne kapattım.
"Beyin yoksunluğu yaşıyor bu adam" homurdanarak kendi telefonunun almak için ayağa kalktı.
" En azından homofobik değil" deyip ben de ayağa kalktım ve köşedeki koltuğa kendimi attım. Kendi telefonunu aldıktan sonra oyunu çekip oda kendisini koltuğa attı.
"Neden oyunu çektin?"
"Yarın röportajdan sonra atacağım. O yüzden" ona gülümseyip telefonuma gelen mesaj sesi ile kafamı çevirdim. Marktandı ve metni atmıştı. Metni okuduğumda klasik sorular olduğunu gördüm. Bir tane cinsel yönelimimiz üzerine soru vardı zaten onun cevabını verdikten sonra çıkıp çıkmadığımızı soruyordu. Harry'e baktığımda telefonu göğsünde uyuya kaldığını gördüm. Bu görüntü mutluluk katsayımı arttırıyordu ama aynı zamanda boynunun sabahleyin acıyacak düşüncesi beni üzüyordu. O yüzden telefonumu cebime koyduktan sonra onun telefonunu da alıp cebime koydum ondan sonra uzandığı yerden onu kucaklayıp yatak odasına götürdüm. Hafiften uyanır gibi olmuştu ondan sonra ağzını şapırdatarak yan tarafına dönmüştü. Buna gülümseyip ikimizin de cep telefonunu şarja taktıktan sonra ben de yatağa girdim. Aklıma Mark'ın yaptığı ima gelince oflayıp kafamı tavana çevirdim. Evet daha iki ay olmuştu beraber olmamamız gayet normaldi ama Harry ile bir vücut olmamamız beni üzüyordu. Onun da zorlandığını biliyordum ama nedense benden daha iyi dayanıyordu. Gözlerimi tavandan çekip şu an arkası dönük olan kıvırcığıma çevirdim bakışlarımı.
"Nasıl yapıyorsun bunu? Her anlamda mükemmel ve sabırlısın" derin bir nefes alıp kollarımı beline sarıp kendime doğru çektim. Saçlarının arasına bir öpücük kondurup duymaması için kısık sesle fısıldadım.
"Senin için şu an o kadar yakın olmayabiliriz ama benim için öyle." Tüm cesaretimi toplamaya çalıştım. Evet söylesem bile duymayacaktı ama bunu kabul etmek cesaret istiyordu. Eskiden ağzımdan kaçardı umursamazdım. Çünkü o zamanlar bu kadar yakın değildik ama şu an benim için çok önemliydi.
"İyi geceler Harold"
EVET BEN GELDİM
Biliyorum biraz kısa çünkü geçiş bölümü bu. Diğer bölüm için çok güzel planlarım varrrr
Umarım sevmişsinizdir bölümü
Louis sonunda itiraf etti düşünceleri alayımmmm
diğer bölümde görüşmek üzere çok ama çok öpüyorum
All the love -Onsra
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adicci-L.S.
FanfictionLouis William Tomlinson. Patron artıdan kendi iş yerininin mankeni. Adidas' a sahip. Harold Edward Milward Styles. Gucci'nin patronu ve mankeni. Sporla uzaktan yakından ilgisi olmayan sanatkar. Peki bu iki farklı dünyanın kişileri nasıl yan yana gel...