Everything Lays In Front Of Me-H

1.4K 140 131
                                    


Harry'nin Bakış Açısından

Kapının önündeki küçük gösterimizden sonra hızla içeri girmiştim. Louis ise direk mutfağa geçmişti. Kanepeye oturduğumda diken üstündeymiş gibi hissediyordum. 1 hafta önce olan anılar beynimin köşesine koyduğum ve sıkı bir şekilde kapattığım kutudan çıkmaya çalışıyordu. Derin bir nefes alıp bakışlarımı koltuğun üstünden çektim. Kapıya doğru baktığımda elinde küçük bir tepsiyle içeri giren Louis'yi görmüştüm.

Saçları dağınık ve hafif nemli duruyordu. İçerisinin sıcak olmasına rağmen üzerinde kalın bir sweat vardı. Altında ise bunun zıttı olarak şort vardı. Gözlerim bacaklarında takılı kaldığında sertçe yutkundum. Fazla kaslı olmasa da kaslıydı bacakları, yanık cilt rengi ise göz alıcıydı. Bacaklarının üstünde birkaç dövme vardı. Normalde o kadar fazla bacaktaki dövmeler hoşuma gitmese de (ve evet benim de vardı ama bu bir pişmanlık) cildinde çok güzel duruyordu.

Bacaklarında fazla takılı kaldığımı eski anılar yeniden yüzeye çıkmaya çalışınca fark etmiştim. Gözümü hızla kaçırıp ilk başta başka yere baksam da sonra tüm cesaretimi toplayıp kaç dakikadır kapının orda duran Louis'ye baktım. Kaşları çatılmış ve sinirli duruyordu. Kafam karıştığında ne olduğunu anlamak için gözlerimi elindeki tepsiye indirdim. Tepside yemek vardı. Büyük ihtimal daha o kahvaltı yapmadan geldiğim için sinirliydi.

"Sen geç ye ben bahçeye falan çıkarım birbirimizi görmek zorunda değiliz."

Yavaşça kalktığımda elindeki tepsiyi masaya bırakıp beni geri oturttu. Anlamayarak ona baktığımda sinirli gözüküyordu.

"Eğer bu yemeği yemeden kalkmaya çalışırsan yemin ederim ki evini yakarım."

"Ne?" Şaşkınlıkla sesim fazla çıkmıştı ama haklıydım. Belki de duymayı en son beklediğim cümleydi. Bana kızmasını, küfür etmesini, beni görmezden gelmesini kısacası kötü olacak her şeyi beklemiştim. Hakkı da vardı. Cinsel yönelimine saygı duymadan ve bana yeşil ışığı yakmadan onu öpmüştüm.

"1 haftada erimişsin. Kalksan büyük ihtimal başın döner geri düşerdin koltuğa. Şu tipine bak! Ne oldu mağazan battı da yemekten mi kıstın sen de?!"

Son cümlesinden hem alay hem de sinir akıyordu. Gözlerimi daha da açarak ona baktım ve dizime koyduğu tepsiye baktım. Şaşkınlıktan dilim tutulmuş gibi hissediyordum. Zaten sesime de güvenecek bir durumda değildim. Sadece yavaşça başımı sallayıp önümdeki çorbadan bir kaşık aldım. Midem bulanıyordu, gergindim ve hiç aç değildim ama beni düşünmesi mutlu etmiştim.

"Ne oldu dilini de mi sattın?" Bakışlarımı önümdeki kaseden çekip artık yanıma oturmuş Louis'ye çevirdim. Ağzımdakini yutup derin bir nefes aldım.

"Ben teşekkür ederim. Şey yemek için yani. Sadece iştahım yoktu."  Kelimelerim arasında fazla durmuştum ve tahmin ettiğim gibi sesim titremişti. Saçma durumuma içimden küfrederken kafamı direk kaseye çevirdim. Sırf konuşmamak için bir kaşık daha ağzıma götürdüm.

"Anlıyorum seni o günden sonra benim de aklıma takılan şeyler oldu. Öyle olunca tabii ki yemem de azaldı da senin kadar değil." Gözleri ile vücudumu deliyormuş gibi hissediyordum. O gün dediğinde neredeyse genzime kaçan çorbayı zorla yutmuştum. Öksürmemek için hızlı bir şekilde derin bir nefes alıp önümdeki yemeğe bakmaya devam ettim. Yemek yeme isteğim gitmişti. Kaşığı tepsiye bıraktığım gibi Louis'nin elleri kaşığı alıp geri elime tutuşturmuştu.

"Bitmeden bir yere gitmiyorsun." Gözümü ellerinden çekemiyordum. Dik bir şekilde oturuyor ama gözlerim ise önümdeki tepsinin üzerinde çok yakın duran ellerimizdeydi. Normalde böyle bir insan değildim. Flört etmeyi sever ve çok rahat hareket ederdim. Utanma, çekinme diye bir şey yoktu bende. Genellikle konuştuğum insanlar da bunu severdi. Konuştuğum insanlar o halimi yani doğal olmamı sevince ben daha da rahatlıyordum. Böyle bir olay yani çekinmem ya da utanmam veya birinin gözlerine bakmaktan kaçmam ilk defa Louis ile başıma geliyordu.

Adicci-L.S.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin