0.3

209 33 34
                                    

"Neler oluyor."

Karşımdaki ayılara şaşkınca baktım. İki ayı karşımdaki sandalyede oturmuştu. Üstelik bacak bacak üstüne atmışlardı?

"Lee Minho."

Ayılardan biri konuştuğunda merakla ona baktım.

"Ne cüretle bizi üzerine giyersin?"

Kaşlarımı çattım ve kafamı eğip üzerimdeki tişörte baktım.

"Bunu ben üretmedim ya. Üretenlere kızın."

Omuz silktiğimde ayı ayağa kalktı.

"Sen cezalandırılmalısın!"

Ayı bana yaklaştığında kaşlarımı çattım.

"Ne cezalandırılması ya?"

Bir ayı kollarımdan diğeri de bacaklarımdan tutup beni ütü masasının üzerindeki tişörtün üzerine koydular.

"Bırakın beni!"

Bağırdığımda ayılar beni umursamadan kocaman ütüyü üzerime bastırdılar.

Korkuyla çığlık attım fakat canım acımıyordu. Korkudan kapadığım gözlerimi açıp etrafıma baktığımda tişörtün üzerine yapışmış olduğumu gördüm.

"Burası ne güzelmiş ya. Tek yaptığın yatmak."

Ben güldüğümde ayılar şaşkınca birbirlerine baktılar.

Birden gözlerimi açtığımda nefes nefeseydim. Aklıma gelen rüyamla kendi kendime güldüm.

"Aptal ayılar."

"Ne?"

Yanımdan gelen sesle ürkerek kafamı sesin geldiği yere çevirdim.

"Felix?"

Şaşkınca ona baktığımda Felix de şaşkınca bana bakıyordu.

"Hyung?"

Gözlerimi birkaç kez kırpıştırıp ona baktım. Ben en son evimde uyumamış mıydım?

"Felix acaba ben uyur gezer falan mıyım?"

Felix kaşlarını çattı.

"Ne saçmalıyorsun hyung? Okula geç kalıyoruz yardım et de Changbin'i kaldıralım."

Bunu daha önce yaşamamış mıydım?

Kafamı iki yana sallayıp aklımdaki saçma düşünceden kurtuldum. Felix'in yanına gidip zorla Changbin'i kaldırdım.

Felix lavaboya giderken ben mutfağa gittim ve atıştırmalık birşeyler hazırladım.

Ben kahvaltı yaparken diğerleri de bana katılmıştı ve kısaca birşeyler atıştırıp kalkmışlardı.

"Acele edin."

Telefonumu ve çantamı alıp çıkışa ilerledim. Ayakkabılarımı giydikten sonra montumu elime aldım.

Evden koşarak çıkıp okula doğru ilerlerken bir yandan da montumu giyiyordum.

"Geç kaldık."

Üçümüz okula doğru koşarken Felix söyleniyordu.

"Bu kadar çok soju içmemeliydiniz."

Aralarında en hızlı olarak önden ilerledim. Diğerleriyle aram açıldığında duraksamadım. Benim dersime girecek olan hoca en kötü hocaydı. Bu yüzden benim daha çok acele etmem gerekiyordu.

Okulun bahçesine girdiğim an bir bedenle çarpışmıştım ve elimdeki telefon başka yere bedenim başka yere fırlamıştı.

Düşüş yüzünden yumduğum gözlerimi aralayıp etrafıma bakındım. Bir süre ne olduğunu algılayamamıştım.

Message To The Past ❧ MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin