0.5

158 27 30
                                    

"Neler oluyor."

Karşımdaki ayılara şaşkınca baktım. İki ayı karşımdaki sandalyede oturmuştu. Üstelik bacak bacak üstüne atmışlardı? Lanet olası rüyayı yine mi görüyordum ben?

"Lee Minho."

Ayılardan biri konuştuğunda çatılı kaşlarımla ona baktım.

"Ne cüretle bizi üzerine giyersin?"

Kaşlarımı daha da çattım ve kafamı eğip üzerimdeki tişörte baktım.

"Bunu ben üretmedim ya. Ayrıca siz niye yine benim rüyama girdiniz? "

Ayılar şaşkınca bir süre birbirlerine baktıklarında ellerimi belime koyup tek kaşımı kaldırıp onlara baktım.

"Neden bahsediyor bu çocuk?"

Ayılardan mavili olan yanındaki pembe ayıya fısıldadığında iç çektim.

"Beni cezalandıracaksınız değil mi? Siz boşuna uğraşmayın ben kendi kendimi cezalandırırım. "

Ütü masasının üzerindeki tişörtün üzerine çıkıp yattım. Kollarımı iki yana açıp bakışlarımı ayılara çevirdim.

"Hadi neyi bekliyorsunuz?"

Ayılar bir süre şaşkınca bana baktıktan sonra kocaman ütüyü üzerime bastırdılar.

Ayılar hala şaşkınca bana bakarken gülümsedim.

"Burası ne güzelmiş ya. Tek yaptığın yatmak."

Alayla güldüğümde ayılar şaşkınca birbirlerine baktılar.

Birden gözlerimi açtığımda nefes nefeseydim. Aklıma gelen rüyamla kendi kendime güldüm. Ard arda aynı rüyayı görmek ne garip şeymiş.

"Aptal rüya."

"Ne?"

Yanımdan gelen sesle ürkerek kafamı sesin geldiği yere çevirdim.

"Felix?"

Şaşkınca ona baktığımda Felix de şaşkınca bana bakıyordu.

"Hyung?"

Gözlerimi birkaç kez kırpıştırıp ona baktım. Ben en son evimde uyumamış mıydım? Evet, evimde uyumuştum.

"Felix ben buraya nasıl geldim?"

Felix kaşlarını çattı.

"Ne saçmalıyorsun hyung? Okula geç kalıyoruz yardım et de Changbin'i kaldıralım."

Bunu daha önce yaşamamış mıydım? Hemde 2 kez?

Kafamı iki yana sallayıp aklımdaki düşünceyi sonra düşünmek üzere rafa kaldırdım. Felix'in yanına gidip zorla Changbin'i kaldırdım.

Felix lavaboya giderken ben mutfağa gittim ve atıştırmalık birşeyler hazırladım.

Ben kahvaltı yaparken diğerleri de bana katılmıştı ve kısaca birşeyler atıştırıp kalkmışlardı.

"Acele edin."

Telefonumu ve çantamı alıp çıkışa ilerledim. Ayakkabılarımı giydikten sonra montumu elime aldım.

Evden koşarak çıkıp okula doğru ilerlerken bir yandan da montumu giyiyordum.

"Geç kaldık."

Üçümüz okula doğru koşarken Felix söyleniyordu.

"Bu kadar çok soju içmemeliydiniz."

Aralarında en hızlı olarak önden ilerledim. Diğerleriyle aram açıldığında duraksamadım. Benim dersime girecek olan hoca en kötü hocaydı. Bu yüzden benim daha çok acele etmem gerekiyordu.

Message To The Past ❧ MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin