0.2

223 33 31
                                    

Eve geldiğimde ayakkabılarımı çıkarıp içeri girdim. Kapıyı arkamdan kapattım ve montumu çıkarıp askılığa astım. Oturma odasına ilerleyip çantamı koltuğa bıraktım.

Bu evde eskiden büyükannem yaşıyormuş fakat vefat etmiş. Babam annemden ayrılınca annemle birlikte bu eve taşınmıştık. Babam aşırı alkollüyken bir kaza sonucu hayatını kaybetti. Çarptığı kişi ise annemdi. Bu yüzden annem de babamla birlikte hayatını kaybetti. Babam annemi de peşinden sürüklemişti işte.

Babamı kendimi bildim bileli hiç sevmemiştim. Sürekli alkol alır ve saçma sapan davranırdı. Annem artık sıkılmıştı ve babamdan ayrılmıştı.

Kendimi koltuğa atıp kötü anıları kafamdan attım. Bunları hatırlamanın artık bir önemi yoktu. Bana acıdan başka birşey vermiyorlardı.

Elimi telefonumu almak için çantama attığımda telefonumun tamirde olduğu aklıma geldi. İç çekip ayağa kalktım ve evin üst katına çıktım.

Annem büyükannemin eşyalarını kolilere toplayıp depo olarak kullandığı bir odaya koymuştu. Büyükannemin telefonu da büyük ihtimal o odadaki kolilerden birinde olmalıydı.

Üst kata çıktığımda sola dönüp ilk odaya girdim. İçerisi uzun zamandır temizlenmediğinden tozlanmıştı.

Odadaki cama ilerleyip camı açtım ve odayı havalandırdım. Alerjim patlamadan önce şu telefonu bir an önce bulsam iyi olacaktı.

Odadaki kolilere ilerleyip tek tek içlerine bakarken aile fotoğraf albümünü bulmuştum. Daha sonra bakmak üzere fotoğraf albümünü kenara bırakıp aramaya devam ettim.

Uzun bir aramadan sonra- ki bu aramayı uzatan alarjimden dolayı hapşırmamdı- sonunda telefonu bulmuştum. Eski bir telefon olduğundan tuşluydu. Beni bir hafta idare ederdi sanırım.

Yerdeki fotoğraf albümlerini alıp odadan çıktım. Önce lavaboya gidip yüzümü yıkadım. Daha sonra salona geçtim.

Telefonu açılmaya koyup fotoğraf albümünü kucağıma aldım. Fotoğrafları tek tek gezmeye başladım. Burada büyükbabamın ve büyükannemin fotoğrafları vardı.

Gülümseyerek fotoğraflara bakmaya devam ederken annemin ve babamın resmini gördüm. Gözlerim dolarken kendimi ağlamamak için sıktım. Babamın fotoğrafını oradan kesip almak istedim fakat yapamadım. O benim babamdı. Annem bir zamanlar onunla mutluydu. Bunu yapmaya hakkım yoktu.

Kafamı iki yana sallayıp bir dahaki fotoğrafa geçecekken annemin fotoğrafının arkasındaki yükseklik dikkatimi çekti. Sanırım o fotoğrafın arkasında bir fotoğraf daha vardı.

Merakla annemin fotoğrafını çıkarıp arkasındaki fotoğrafı elime aldım. Resimde genç bir çocuk vardı. Yaklaşık 12-13 yaşlarında olmalıydı. Üstelik fotoğraf gazeteden kesilmişti.

Eski zamanda çekildiği için fotoğraf siyah beyazdı. Çocuk dişlerini göstererek gülümsemişti.

Gülümsedim ve fotoğrafın arkasını çevirdim. Arkasında Kim Minho yazıyordu. Bu benim dedemdi.

Demek bu dedemin çocukluk resmiydi. Büyükannemle dedem çok erken yaşta evlenmişlerdi. Ama dedem sanki bu kadar küçük değildi. Üstelik dedemin fotoğrafı gazetede ne arıyordu?

Birden etrafta bir ses yankılandığında yerimde zıpladım. Bu ses telefondan gelmişti. Açılmıştı sonunda.

İç çekerek fotoğraf albümünü kapattım ve telefonu elime aldım. Sim kartı telefona takıp rehberimde gezindim. Rehberimde pek kişi yoktu zaten.

Herşeyin tam olduğuna karar verdiğimde telefonu kapatıp ayağa kalktım. Mutfağa ilerleyip kendime mısır gevreği hazırladım ve televizyonun karşısına geçip televizyon izlerken mısır gevreğini yedim.

Message To The Past ❧ MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin