Tamirci Çırağı

66 4 0
                                    

Sabah annem işe gider gitmez çıktım evden, ilk iş günüm için koyuldum yolla.

Kot pantolon, kazak, çeket.

'Güzelmişim' herkez öyle diyor, mavi büyük gözler, siyah saçlar, beyaz tenim. Lakin benim için degişen pek de birşey yoktu. Onca düşünecek şeyim varken bunu düşünecek zaman var mıydı?  Yoktu tabiki.

-Ben geldim abla.

Diyerek koyuldum işe, başladım yerleri süpürmeye, abla;

-Bundan sonra öglen burda yemek yapıp yarısını kocamın iş yerine götüreceksin.' dedi.  Olumlu şekilde kafamı salladım. Zaten hayır deme şansım yoktu, en azından yumurta ekmek borcumu ödeyene kadar. İşler bitmiş yemege başlamıştım. Çorba şeklinde patates yanina da pilav yapmiştim. İkiye ayırdım yaptıklarımı, ablanın dedigi gibi hazırladım. Kagıda yazmıştı bile adresi.

Buldum. Ama bibi, bir dakika! Burası tamirci! O cocuk da burada olmalıydı, yumurta borcumu ödemeden nasıl karşı karşıya gelebilirdim ki onla? En iyisi ona gözükmeden çıkmaktı oradan.

Karşımda uzun boylu, kaslı, kıllı, balık etli korkuducu bir adam vardı.

-Meraba.

-Meraba kızım.

-Şeyyy, beni Gülşen abla gönderdi, size yemek getirdim.

-Saol kızım, bekle biraz ellerim pis.

Der demez çıragını çagırdı,

-Ushan! Gel buraya.

-Eee eefendim. Dedi bana şaşkın şaşkın bakarak.

-Kızımızın elindeki yemekleri al.

-Ellerimden yemekleri alırken öyle bir baktı ki bana kendimi çok garip hissettim.

Utana utana çıktım ordan, dokunsan ağlayaçaktım, neredeyse.

İçeri girer girmez tuvalette girdim, gözlerimden bir iki damla yaş aktıgını gördüm, ne olmuştu şimdi bana? Ben aglamazdım ki kolay kolay? Şimdi bu aglama sebebim neydi? Biraz tuvallette durup cıktım ordan. Temizligi hallettim. Eve dönme saatim gelmişti, dünkü 10 liram ve bugünkü 10 liramla beraber 20 liram vardı, hemen bakkala koştum:

-Bir koli yumurta!

-Başka?

-5 ekmek!

Üstüne sadece birkaç liram kalmıştı, tam çıkarken bakkaldan bişey unuttugumu anladım.

-Bir yumurta, çeyrek ekmek parası kesin!

Borçlarım bitmiş sayılırdı, bunları sahibine verince.

Tamircinin önünce onu beklemeye başladım, Ushan'ı.

-Dur!

-Gene mi sen, ne var?

-Ben sana borcumu ödemeye geldim.

-Senin bana borcun yok!

-Kapıma yumurta ve ekmek bıraktın, ben kimseye borçlu kalmayı sevmem!

-Yürü git işine kızım!

Dedi ve gitti. Arkasından sadece bakakaldım. Bir dakika! O beni takip etmişti, gayette bende onu takip edebilirdim! Girdigi evin bizimkinden bi farkı yoktu. Bi kadını öpüyor, sanırım annesi. İçeri girdi, koşa koşa kadının yanına gidip,

-Ushan bunları almıştı ama markette unuttu, ben getirmek zorunda kaldım. İyi günler.'dedim ve çıktım, kadının konuşmasına izin bile vermeden.

Üstümden bi yük kalkmıştı resmen. Çok mutluydum. Fakat hemen eve gitmem lazımdı, annem belki de eve gelmişti, beni göremeyince çok kızacaktı.

Şanslıyım ki daha gelmemişti. Çok yorgundum, hemen uyumayı tercih ettim.

Beş Paraya EvlilikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin