Cennet'in ılık rüzgarları iki gencin de saçlarını usulca okşuyordu.
İki melekten genç olanı, sırtını ağaca yaslayarak bacaklarını uzatmış, güzelce kestiriyordu.
Büyük olanı ise gözlerini kırpmadan onu izliyordu.
'Jungkook, senden hoşlanıyorum.'
Bununla birlikte genç bedenin gözleri açılmıştı. Kendisine yaklaşmış olan dudakları fark edince hızla bedenini toparladı ve ittirdi onu hafifçe.
'Uzak dur, Tae. Görür o bizi.'
'Başlarım ona.'
Jungkook hızlıca karşındaki bedenin ağzını ince parmaklarıyla kapatmıştı.
'Sus, söyleme sakın bir daha. Düşmek mi istiyorsun?'
Taehyung alaycı bir gülümseme bıraktı havaya. Küçümsüyordu, çok feci küçümsüyordu hem de.
'Seni sevdiğimi duyunca düşeceğim zaten buradan.'
Jungkook ise sanki küfür etmiş gibi gözlerini açmış ve panikle etrafa bakınmıştı. Her yerden izlendiğini unutmuş gibiydi.
'Hayır Tae, beni sevmiyorsun sen. Bu yanlış, erkekler erkeklerden hoşlanmaz. Tanrı'nın kitabında bunlar yoktur.'
'Başlatmasın kitabına.'
'Taehyung!'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
god's son // taekook
FanfictionTarihin en güçlü iki meleğinden biri, diğerine aşık olursa ne olur? -taekook {angelic} au.