0.8

887 94 30
                                    

genç çocuk elindeki hediye poşetini oradan oraya sallıyordu melez gencin gelmesini beklerken. saat neredeyse yedi olmuştu. o sırada sokağın başında beliren surat ile gülümsemiş ve elini sallayarak o tarafa koşmaya başlamıştı. "selam."

"ah kusura bakma bekletmedim değil mi?"

"hayır ben sadece heyecanlanıp biraz erken çıktım senlik birşey yok yani. ah bu arada bunu geçen gün buluşunca vermek istemiştim ama bu güneymiş." todoroki birkaç saniye onun uzattığı poşete bakmış, ardından yüzüne yorgun bir tebessüm takınmıştı. "hiç gerek yoktu. ben sana birşey almadım kötü hissediyorum şimdi."

"senin gelmen yeter kaç aydır yurt dışındaydın yeni görüşebildik." melez gençle uzun bir zamandır tanışıyordu. liseyi ve üniversiteyi birlikte okumalarına rağmen melez genç iş için yurt dışına çıkmak zorunda kalmıştı ve bu onları sürekli ayırıp duruyordu. tekrar görüşmek ikisine de iyi gelmişti. "tamam o zaman yemekler benden. nereye gitmek istersin. yemek istediğin her hangi birşey var mı?"

"ah evet geçenlerde şurada yeni bir restoran açılmış bayadir gitmek istiyordum!" midoriya konuşurken melez genç onu izlemeyi sürdürüyor, bir yandan da adımlarını takip ediyordu sessizce. o konuşmaya devam ediyor melez ise dinliyordu. ilişkileri hep böyle olmuştu. todoroki seviyordu onu dinlemeyi yada hakkında yeni şeyler öğrenmeyi. onun gülüşünü yada asla zihnindeki yerini bırakmayan sesini seviyordu. gülüşünü seviyordu. onun her şeyini seviyordu.

yaklaşık on dakika yürüdükten sonra midoriya restoranı göstermiş ve içeri girmişlerdi. yeni açıldığı için biraz popülerdi ve göz alıcı süslemeleri vardı. yavaşça boş olan herhangi bir masaya oturduktan sonra ikisi de önlerine gelen menüye bir süre göz gezdirdi. o sırada todoroki boğazına gelen acı tat ile yüzünü ekşitmiş, eliyle ağzını kapatmıştı ayaklanırken. "ben bir lavaboya gidip geleceğim bana kendin ne alırsan ondan söylersin olur mu?"

"tamam ama sen iyi misin-" midoriya'nın lafını bitirmesine izin dahi vermeden adımlarını lavabonun olduğu yere yöneltti. kapıyı açmasıyla hızla kendini kabinlerden birine atmıştı kalp atışları düzensizleşirken. klozetin kapalı kapağını açmış ve onu bu acıya sürükleyen şeyi tükürmeye çalışmıştı. ağzından çıkan taç yapraklarının sonu gelmezken acı yüzünden dolan gözleri ile nefes almaya çalışıyor ancak ona engel olan şey yüzünden başarısız oluyordu. hızla elini cebine attı ve telefonunu açtı. yeşilli gence attığı engeli kaldırırken birkaç kere daha öksürdü acıyla. birkaç harfe tıkladıktan sonra eli boğazına gitmiş ve nefes alabilmek için tanrıya dua etmeye başlamıştı.

sevdiği adam yüzünden ölüyordu melez genç...

your love kills me- tododeku Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin