3. Bölüm

66 4 2
                                    

Merhaba! Uzun süre yeni bölüm koyamadım, kusuruma bakmayın. Tatilede girdiğimizegöre daha sık bölüm koymaya çalışacağım. Bu bölüm biraz duygulu, biraz garip birazda güzel oldu sanki. Hiçbir fikrim yok. Yaklaşık 1000 kelime yazdım. Herneyse bu bölüme şarkı olarak

Selena Gomez- The Heart Wants What It Wants

^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^

Aşk, herkes içindi fakat herkese nasip olamayacak kadar özeldi.

Gözlerimi açarak yavaşça ayağa kalktım. Dolunay'ın odasına girip baktığımda Dolunay yoktu. Merdivenlerden zıplayarak indikten sonra banyoya doğru ilerledim. Elimi yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladıktan sonra mutfağa girdim. Kendime sandviç hazırlayıp salona geçtim. Koltuğa uzandıktan sonra televizyonu açıp kanalları gezinmeye başladım. Herzamanki gibi hiçbirşey yoktu. Oflayarak odaya çıktıktan sonra hızlıca üzerimi değiştirdim. Telefonumu alıp Dolunay'ı aradığımda telefonunu açmıyordu. Sinirle kaşlarımı çatıp 3 kere daha denediğimde gene açmadı. Telefonu çantamın üzerine koyduntan sonra anahtarla kapıyı kilitleyip evden çıktım. Bir taksi çevirip kendimi içine attım. Gideceğimiz yerin adresini verdikten sonra yüzümü cama yasladım. Dolunay'ın nereye gideceğini düşünmeye başladım. Daha ilk günden nereye gidebilirdi ki? Taksiye ücretini ödedikten sonra taksiden kendimi atp derin nefes aldım.

Mağazalardan birisine girdikten sonra bikinilere bakmaya başladım. Kırmızı bir bikini aldıktan sonra parasını ödeyip mağazadan çıktım. Etrafta boş boş gezerken Dolunay'la takılan dünki çocuğu gördüm. Adı neydi, Emir mi?

Yanına yaklaşıp tam seslenecekken bir kızı duvara yaslayıp öpüştüğünü gördüm. Geriye döndükten sonra elimdeki poşeti daha sıkı tutup yürümeye başladım. Bu Emir bozuntusu Dolunay'ı sevmiyormuydu? Oysaki iyi anlaştıklarını sanmıştım. Buna karışmak benim görevim değildi. O yüzden sesimi çıkarmayacaktım.

Boş bir banka oturup denizi izlemeye başladım. O sırada yanıma başka birisi oturdu ama aldırmadım. Aklımda o kadar soru vardı ki... Hiçkimse bu sorulara cevabını bulamayacağına emindim. Bir taraftanda Dolunay vardı aklımda. Mağazaları gezerken onu aramıştım ama açmamıştı. Bu beni hem tedirgin, hemde sinir ediyordu. Yanımdaki kişinin boğazını temizlediğini duydum. Yavaşça kafamı ona döndürdüğümde gene sinir çocuğu gördüm. Ne zaman bu çocuk benim peşimi bırakacaktı?

''Sen beni mi takip ediyorsun?'' Arsızca sırıttı. O pürüssüz yüzüne güzel bir yumruk geçiresim vardı.

Tam cevap verecekken birisinin ayak sesini duydum. Kafamı o yöne döndürdüğümde ayağa kalkıp adama tokat attım. Adam bir anda afallasada hızlıca okkalı bir tokat attı. Acıyla birlikte yere yığıldığımda gözlerim banka kaydı Mert orda oturmuş sanki heyecanlı bir film izlermiş gibi bir bana bir adama bakıyordu.

''Şimşek, seni buraya sinir etmek için gelmedim, Dolunay gene azıtmış. Git bir al derim.'' Adamın üstüne tekrar atlayıp tırnaklarımı yüzüne geçirdiğimde adamın yanağı kanamaya başladı. Bu sefer elimi alıp ters döndürdüğünde kendimi tamamen güçsüz hissediyordum. Bir anda bileklerimde olan eller kaybolunca yere yığıldım. Ardı ardına yumruk sesleri duyuyordum. Yanağımın kanadığını hissedebiliyordum. En son duyduğum şey Mert'in sesi oldu.

''Bir kızamı gücün yetiyor he?! Adamlığın bu mu senin!''

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>

Gözlerimi açtığımda hayla aynı yerdeydim. Bedenimi denizin olduğu tarafa döndürüp güneşe baktım. Güneş, tam battığı an o kadar güzeldi ki... Hafiften gülümsediğimde yanağıma giren o korkunç acıyı hissettim. Yüzümü buruşturarak ayağa kalkıp caddeye doğru çıktım. Taksiye binip evin yolunu söyleyip arkama yaslandım. Başka şeylerle ilgilenmeliydim acımı unutmak için. Yanağım sızlıyordu ve bunla başa edemeyecek kadar yorgundum.

Evin önüne geldiğimizde ücreti ödeyip eve doğru yürüdüm. Çantamdan anahtarı çıkardıktan sonra anahtar deliğine soktum. Anahtar olduğundan kısa süre açıldığında kaşlarımı çattım. Kapı kolunu iterek içeri girdiğimde Dolunay'la bir çocuğun öpüştüğünü gördüm. Kapıyı hızlıca kapadıktan sonra Dolunay'ın yanına yürüdüm. Çocuğu ensesinden tuttuğum gibi açık camdan dışarı attım. Cam küçük oloduğundan çocuk can çekişerek kendini itip çimlere doğru yuvarlandı. Dolunay'a döndüğümde bana kızarmış gözlerle baktı.

''Sen ne yaptığının farkındamısın, Dolunay?'' Ağzımı açtığım an ağlamaya başladı. Çığlık atıp volta atmaya başladı. Yastıkları alıp yere fırlattı. Bir yandan ağlayıp, bir yandan bağırıyordu.

''Dayanamıyorum artık tamam mı? Utku'nun yokluğuna katlanamıyorum! Onu okadar severken gitmesi çok kötü birşey tamam mı?'' Bu sefer bardakları yere attı. Gözlerimden yaşlar dökülmesini engelleyemedim.

''Sanki, sanki bir erkeğe bakmak bana harammış gibi geliyor. Ne zaman mutlu olsam bir şey, küçücük saçma birşey yüzünden peri masalı bitiyor. Ve bu o kadar kötü bir şey ki kimse anlayamaz. Sen bile anlayamazsın!'' Etraftaki yastıklar, vazolar ve bardaklar... Hepsi kırılmış, yere atılmıştı. Bir şey diyemiyor veya haraket edemiyordum. Sadece ona bakıyordum. Eline son bardağı alıp yanıma geldi.

''Yere at bu bardağı.'' Bunu söylemeden önce elime bardağı çoktan tutuşturmuştu bile. Elime bardağı alsamda atmadım yere. Bir şey yapmadım.

''At bardağı yere!'' Bu sefer kükreyerek söylemişti. Bardak yavaşça elimden kayıp giderken parçalara ayrılmıştı bile.

''İşte, o gittiğinde benim kalbim böyle parçalara ayrılmıştı. Kimse bu kalbe pansuman yapamaz, birleştiremez anladınmı? Bardak yere düşünce napamazsın biliyormusun? Tekrar birleştiremezsin. Kalp kırılınca napar biliyormusun?''

Yavaşça kulağıma yaklaştı. ''Artık o kalp, senin değildir, yapacak bir şeyin yoktur. Onu tekrar birleştiremezsin.'' Hızlıca merdivenlere tırmandıktan sonra sertçe kapıyı kapattı. Şuan hiçbirşey düşünemiyordum. Yavaşça merdivenlerden çıktıktan sonra odama ilerledim. Üstümü değiştirip yatağa uzandım. Kafamı yastığa gömüp hıçkırarak ağlamaya başladım. Hıçkırıklarım duyulmasın diye elimle sıkıca ağzımı kapadım. Gözlerimi sertçe yumup uyumaya çalıştım. Yaklaşık 10 dakika sonra uyumaya başarabilmiştim. 

# Sabah #

Yavaşça yataktan kalkıp aynanın karşısına geçtim gözlerim kıpkırmızı olmuştu. Sık kullanmadığım makyaj malzemelerimi çıkarıp göz altımı kapatmaya çalıştım. Azda olsa işe yaramıştı. Bnayoya girip işlerimi hallettikten sonra merdivenlerden yavaşça indim. Gene ortalık sessizdi. Dolunay tekrar gitmişti. Salona geldiğimde ağzım açık kalmış bir şekilde izliyordum ortalığı. Ortalık, eskisinden daha yeni olmuştu. Hayla olayın şokunu atlatamadan mutfağa girdim. Masanını üstünde bir not görünce kaşlarımı çatıp notu alıp okumaya başladım.

''Dün seni bıraktığım için özür dilerim. Bunuda bir özür olarak kabul edermisin?''

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 23, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yaz KarmaşasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin