Günlerce, saatlerce yazdım. Hiç durmadım bir çok sayfaları kömür haline getirdim. Belki beni kimse anlamadı ama onlar şahidim oldu. Tek bildiğim gerçek sancılarım ve baş dönmelerimdi. Belkide beni bu hale getiren bunlardı. Yine her zaman ki gibi baş dönmesi sonucunda oluşan bir burun kanamasıyla baş başa kaldım. Hayatımın ilk dönemleri bunları umursamazdım. Bi çok sebebe bağlardım. Mevsim değişikliği, vitaminsizlik vb. Ama hiç daha ağırı gelmedi aklıma. Belkide getirmek istemedim. Arkadaşlarım tarafından bayılmak cool olarak görünsede benim tarafımdan hiç de hoş karşılanmıyodu. Bi gün gerçek anlamla sessiz bi uykuya dalıcağımı unutmuş gibiydim sanki. Apar topar çağrılan bi ambulans. İçinde herşeyden habersin hastane yollarında bir benden. Hafif korkuyla dolu ürkek gözlerle bakan sırdaş eşliğinde. Hiç bişey hatırlamamak ve bilmemek bence en çok koyanı. Bir filim şeridi düşün. Gülüp eğleniyon en can dostlarınla bir de bakıyosun ki hastane yataklarındasın. Ne zaman, nasıl, ne ara ne oldu? Hiç bir şey hatırlamıyosun bile. Kafayı yicek gibi oluyosun bazen. Bitkin bi şekilde herşeyden habersiz öylece hastane yataklarında yatıyosun. İlk gözümü açtığımda başımda kimse yoktu. Kimseyi göremedim. Galiba en çok o gün korktum. Galiba ilk kez o zaman endişelendim. Kalkmak istiyodum. Ama koluma bağlı olan serum ve dengesini bile kuramayan ayaklarım izin vermiyodu buna. Bağırmak istiyodum .
' Kimse yok mu? '
Ama sadece yapa bildiğüm en fazla şey dudaklarımı bir birinden ayıra bilmek oluyodu. Sonunda içeri birisi girdi. İnsan en sevdiğini görmek ister ama sesimi duyura bileceğim birisi olduğu için o an onu düşünemedim. Ben sormaya kalkmadan sanki hissetmiş gibi konuşmaya başladı.
' kendine geldin sanırım. Daha iyisindir umarım şimdi. Sakın panik yapma önemli bişeyin yok. Sadece ufak bi baş dönmesi sonucunda oluşan bir bayılma. Okuldan hocaların getirdi seni, ailene haber verildi onlarda gelicek birazdan'
Bu çok kibar konuşan adam kimdi acaba. Tanımıyorum, bilmiyorum. Bana neden açıklama yapıyo anlamıyorum.
-Kimsiniz?
' ben burda çalışan doktorum. Belkide kıyafetlerimden dolayı doktor olduğumu anlamadın. Çıkıcaktım, ambulansdan indiğini görünce acelem olmadığı için bakmak istedim. Ve şuan çıkıcam.'
- teşekkürler.
' daha dikkatli olursun bundan sonra, bi kaç testlerden sonra ailenle çıkışınızı yaparsınız '
Hafif gülümsemenin ardından içeri annem girdi. Hiç bişey yokmuş gibi içeri girdi. O kadar halsizdim ki o an hiç bir şey düşünemiyodum. İyimisin diye sordu. Sadece gözlerimi kapıyıp açarak evet demeye çalıştım. İşte benim doktorlarla imtihanım o gün başladı. Hastaneyle ilk o gün tanıştım. O günden sonra o doktor senin bu doktor benim derken şizofreni günlüğünü yazmaya başladım. Daha 6. Sınıftı. Bence okul dönemlerimin en güzel yılı olmalıydı. Ama ben sadece 2 ayını geçire bildim. İki tüp kanla herşey biteceğini sanmıştım oysa. Sadece o günüm için yetti. Tekerlikli sandalye ile hastaneden çıkarken annem ise doktorla konuşuyodu. Çocuktum ya ne ola bilirki düşünme ihtiyacı bile duymadım. Eve geldim öyle yorgundum ki kolumu kaldırmak bile ayrı bi ağırlıktı benim için. Arkadaşlarım epeyce merak etmişler beni. Galiba bu işin en çok hoşuma giden tarafı buydu. ' önemsenme duygusu '. Ertesi gün herşey bitti sanıyodum. Bu kadardı bi günlük talihsiz bi olay sanıyodum. Meğer her şeyin başlangıcı o günmüş.