7

78 10 2
                                    

'Beyazın içinde siyahlık, siyahın içinde beyazlık olamaz mı? Beyazın tonunu siyah değiştirir de siyahın tonunu beyaz değiştiremez mi?

Kötü insanlar hep kötü, iyiler hep iyi mi kalacak? Kötüler körü körüne iyiliği merak ederken, iyiler yanlız kalmaz.

Elbet bir gün her siyah beyaza, her beyaz siyaha döner.

Elbet bir gün her kötü iyiye, her iyi içini kötüye çevirir.'

Arabanın hareketi kesilince kitaptan gözlerimi ayırdım. Bayağı okumuştum. Kafamı uyuyan Utku'ya çevirdiğimde rahatsız olduğunu belli eden tavırla hareket etti. Elimi omzuna koyup uyandırdım.

Otobüsten inip bi taksi durdurduk. Otelimizi merak ediyordum açıkçası.

Taksi durduğunda ağzım açık şekilde etrafa baktım. Ben otel demiştim değil mi? Ama geldiğimiz yer merkeze biraz uzaklıkta olan gençlik ateşiydi. Bizim yaşımızda olan gençlerden oluşan gençlik ateşi.

Kübra da şaşkına dönmüşe benziyordu. Hemen Berke'nin yanına gittim.

"Bundan haberin var mıydı?"

"Evet güzellik. Beğendin mi?"

Heyecanını içimde tutamayıp koluna sarıldım.

"Beğenmem mi?" deyip ona cevabımı verdim.

Orada bulunan görevlilerden birisini bulup yanına gittik. İşlemler için resepsiyon gibi bir yerde durduk.

Odalarımız Kübra ve ben, Utku ve Berke kalıcaktık. Odamıza ilerlerken aslında bina halde değil de baraka halde bulunan odalarımız beni daha da sevindirmişti.

Odamıza girdiğimizde bir tane çift kişilik yatak, televizyon, puf yastıklar, komodin, kıyafet dolabı ve mini buzdolabı vardı. Küçük ama şirindi.

Eşyalarımızı odaya koyduktan sonra dışarıya çıktık. Kübra benim koluma girdi. Tabelalara bakarak yemek yenilecek yeri bulduk.

Karnımızı doyurmak için açık büfe vardı ve sıra henüz oluşmamıştı. Kübra Berkeye 'Yemekhanedeyiz' diye mesaj attı. Bizde masaya oturduk. Bi kaç dakika sonra Utkularda gelmişti.

Odalarımıza çekildiğimizde henüz saat öğlen 3tü. Ama benim yorgunluğum diz boyunu geçiyordu. Yatağa kendimi bıraktım. Yanımda ağırlık hissi oluşunca Kübra'nın da yanıma yattığını hissettim.

"Şimdi Berkeyle Utku aynı yatakta mı uyuycaklar?" deyince kahkaha atmaya başladı. Bende gülmeye başladım. Yataktan kalkıp valizimin önüne oturdum.

Kıyafetlerimi dolaba yerleştirirken Kübranın "Ben çıkıyorum. Berke beni bekliyor" neşesiyle odadan çıktı. Ben gülümsemekle yetindim. Telefonumu elime alıp şarkı açtım.

İşim bittiğinde kot şortumu, uzun hırkamı ve büstiyerimi alıp üstümü değiştirdim.

Dışarı çıkmak için kapıyı açtığımda Utkuyu kapının önünde gördüm.

"Selam"

"Selam"

"Bizimkiler gitti bende seni almaya geldim. Gidelim mi?" deyip koluna girmem için kolunu açtı.

Hafif tebessümle kolumu koluna doladım.

"Bu gece yani parti varmış. Gelicek misin?"

"Haberim yoktu. Gelirim ama, sorun değil." deyip hafifçe yüzüne döndüm.

Bana gülümseyince patika yollarını andıran yoldan ilerledik. Akşam yemeği yememiştik bu yüzden kampın yemek yeme yerine geldik.

Yiyebileceğim kadar yemek aldıktan sonra boş masalara bakmaya başladım. Masaların çoğu boştu ama hala hangi masaya oturacağımdan kararsızdım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 26, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İki DevrimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin