1996 yılında hazine avcısı Brock Lovett ve ekibi
" Okyanusun Kalbi " adlı bir elmas kolyeyi
aramak amacıya RMS Titanic 'in enkazında
araştırmalar yapmaktadır. Kolyenin Caledon
"Cal" Hockley'in kasasında olduğuna inanan
ekip kasaya ulaşır; ama kasada kolye yerine
Titanic 'in battığı gece olan 14 Nisan 1912
tarihine ait kolyeyi takan çıplak bir kadın resmi
bulunur. Resmin bulunduğu haberini alan Rose
Dawson Calvert adlı yaşlı bir kadın Lovett'ı
arar ve resimdeki kadının kendisi olduğunu
iddia eder. Bunun ardından torunu Lizzy
Calvert'la birlikte Lovett ve ekibini gemilerinde
ziyaret eder. Kolyenin yeri hakkında bir bilgisi
olup olmadığı sorulduğunda Rose Titanic 'teki
anılarını anlatmaya başlar ve geminin battığı
gece öldüğü düşünülen Rose DeWitt Bukater
olduğunu söyler.
1912 yılında 17 yaşındaki birinci sınıf yolcusu
Rose, gemiye Southampton'da Pittsburgh 'lu
çelik alanında çalışan zengin bir iş adamının
oğlu olan nişanlısı Cal ve annesi Ruth DeWitt
Bukater ile biner. Ruth, evliliğin DeWitt
Bukater'ların gizli mali sorunlarını çözeceği
gerekçesiyle Rose'un nişanlılığının önemini
vurgular. Nişanlılığından dolayı çılgına dönen
Rose, geminin kıçından atlayarak intihar etmeyi
düşünür. Jack Dawson adlı başıboş bir ressam
onu durdurur. Bu olay sırasında görevliler
tarafından geminin kıçında Jack'le birlikte
bulunan Rose, merağından dolayı geminin
ucundan baktığını ve Jack'in onu düşmekten
kurtardığını söyler. Rose'un ısrarları üzerine
Cal müteşekkir olduğunu göstermek için Jack'i
ertesi akşam yemeğe davet eder. Cal ve Ruth
üçüncü sınıftan gelen genç adamdan rahatsız
olsa da Jack ile Rose çekingence bir arkadaşlık
geliştirir. Birinci sınıftaki akşam yemeğinin
ardından Rose gizlice üçüncü sınıftaki bir
partide Jack'e katılır.
Cal ve Ruth tarafından Jack'i görmesi
yasaklanan Rose, Jack'in devam eden ilgisini
kesmeye çalışır. Buna karşın kısa süre
içerisinde Jack'i Cal'a tercih ettiğini fark eder
ve Titanic 'in günışığını gördüğü son anlarda
