Ertesi gün aynı şekilde kalıp aynı şekilde okula gidiyorsun. Giderken "bugün başka şeylerin sana engel olmasına izin verme" diyor. Okula gittiğinde çocuk yanına geliyor "özür dilerim, çok özür dilerim." "Ah, hayır. Sorun yok" "sizinle gelmeyi çok isterdim" "biz de,.. zaten..dün buluşamadık ...., bugün buluşacağız, gelir misin?" "ELBETTE" " o zaman çıkışta buluşuyoruz?" "Evet!" Gözlerin yaşarıyor fakat bu duyguyu bastırıyorsun. Beklediğinden kolay olmasının mutluluğu, onu böylesine kullanmamın vicdan azabı... Son derste çocuk geliyor ve beraber çıkıyorsunuz. Sumaya dün hiçbir şekilde sana inanmamıştı. Böylesi şeylerde seni asla yalnız bırakmamıştı. Bu sefer de böyle olacaktı, seni bırakmayacaktı. Hatta dün kendi kendine sizi takip etmeye karar vermişti. Çıkışta çocuğu da alıp onu buluşma yeri dediğin yere götürüyorsun. Dediğin yer ile gittiğin yolların farklı olması çocuğun dikkatini çekmese de sumaya her şeyin farkında. Hisoka ile buluşacağınız köşeye geliyorsunuz. Sumaya kendini belli etmeden sizi izlemenin yolunu buluyor. Hisoka anında yanında beliriyor. Çocuğa bakıp "özür dilerim" diyorsun ve hisoka anında onu bayıltıp kontrolünü eline alıyor. Ayakta ama gözleri kapalı. O anda yere çöküp yüzünü ellerinin arasına alıp ağlamaya başlıyorsun" hepsi benim suçum" sumaya orda hayatının şokunu yaşıyor. Hisoka çocuğu kenara çekip seni elleriyle ayağa kaldırıyor. "Eğer benim arkadaşımsan, ağlama. Eğer onun arkadaşıysan, ..." Bunu duyduğunda susuyorsun ve gözyaşlarını siliyorsun. Sumaya' nin bağırma sesleri yankılanıyor. "NE YAPIYORSUNUZ! SEN KIMSIN, NEDEN AGLIYORSUN, O NEDEN BURDA?" sumayaya dönüp "sakin ol ve SEN? NE?!" diyorsun "SUMAYA KES SESINI VE GIT" fakat susmuyor. "NE DEMEK SUS?" Hisoka hafif hafif gülüyor.."ah küçük hatalar... hoş geldin yeni kuklam" sumayayi da anında bayıltıyor. Yapacak bir şeyin olmadığından sakin olmaya çalışıp soruyorsun: "Onlar iyi ,değil mi?" "Arkadaşım, sakin olman gerekiyor."
....
Sumaya yanında uyandığında ilk iş onu susturuyorsun "lütfen bağırma" olanları anlatıyorsun. Sonrasında aklına geliyor ve " SEN BENI NEDEN TAKIP ETTIN" diye bağırıyorsun. Kalkıp odanın içinde yürüyorsun "ARTIK CANININ GUVENCESI YOK. BEN-" Sumaya biraz daha sakin "HAYIR BEN KENDI IRADEMLE GELDIM. BANA OLACAK HER SEYDEN BEN SORUMLUYUM. ZIRVALAMAYI KES"
Hisoka elinde iki poşet ile geliyor.''arkadaşlarıma yeni kıyafetler!'' poşetleri uzatıyor. ''yarın uzun bir gün olacak. Ama merak etmeyin. Bunu yapabileceğinizi biliyorum.'' Poşette iki normal, gündelik kıyafet var. Sandalyesini ciddiyetle yeniden önünüze koyuyor. ''Yui sakurasa.'' Bir kâğıt uzatıyor. ''işte adresi. Onu istiyorum'' gözlerinden çıkan mor ışık sizi korkutuyor. Bunun normal bir insan olamayacağını biliyor Fakat nereden ve nasıl geldiğini de merak ediyorsunuz. Fakat sonrasında yüzü normale dönüp ''yarın eğlenceli bir gün olacak'' deyip çıkıyor. Uyandığınızda bir ayağı kapıya yaslı bir şekilde ''günaydın arkadaşlarım. Hemen hazırlanın ve gidin. Biraz daha geç kalırsanız kahvaltısını bitirip yürüyüşe çıkacak.''diyor. Bunları nasıl bildiğine şaşıyorsunuz fakat bu gibi yetenekleri olan birinin bunu bilmesi sizi pek fazla şaşırtmıyor. Üstünüzü giyip yemeği yedikten sonra çıkarken ''onu bana bugün getirin'' diyor. Çıkıyorsunuzve bir taksi çağırıp gidiyorsunuz, arabanın içinde onu nasıl getireceğinizi tartışırken taksi duruyor ve ücreti ödeyip çıkıyorsunuz. Tek katlı evlerin olduğu yerler var. Birisi belli bariz çökük, hasarlı eski bir bina. İçinden ''lütfen burasıolmasın, lütfen burası olması-'' Sumaya eliyle o evi gösteriyor ''işte tam burası'' iç çekerek tamam diyorsun. Zile basmak için eve doğru geliyorsunuz.Bahçedeki kargalar havalanıyor, kediler kaçıyor. Zile basacaksınız ama aşırı pis olduğu için dirseğinizle basıyorsunuz. Zil sesi yankılanıyor ve kapıdan kilit açma sesleri geliyor. Aradan kadının gözü çıkıyor ''kimsiniz?'' içerden ayağının altından kedi çıktığına görünce ''biz kedilere bakmak için geldik.Devlet tarafından görevlendirildik''diyorusnuz. sizi süzüyor, ardından ''tamam'' deyip kapıyı açıyor. ''böyle bir hizmetin olması beni şaşırttı. Genelde bizi hiç umursamazlar.'' Eve girince iğrenç bir koku sizi karşılıyor. Arkadaşın yere eğilip bir kediyi muayene edergibi yapıp kediyi kadının kucağına vererek ''muayene ettiklerimi başka bir odaya götürün'' diyor. kadın kediyi odaya götürürken Sumayaya dönüp şöyle diyorsun ''on on beş tanesinin alıp muayene eder gibi yapalım. Güvensin bize''. saat 14:00 gibi on beş tanesini muayene yapmış gibi gözüküyorsunuz kadına. bir ses yankılanıyor ''tik...tak...tik...tak... vakit geçiyor'' bu sırada yerde kalan diğerlerinden daha bakımlı olan ve kadının ara ara gelip sevdiği kediyi alıyorsun. ''ah buna bak sumaya! Olamaz!'' sumaya kediyi alıyor ve muayene ediyor gibi kapıyor''burada kist var. Bunu ameliyatla almalıyız.'' Bizimle gelmeniz gerekiyor diyorsunuz kadına.''ASLA !BENİ KİMSE DIŞARI CIKARAMAZ" kadının bu tavrı işinizi zorlaştıracak gibi göründüğünden sumaya sana bakıyor, anında aklına gelen kelimeleri söylüyorsun" pekala, yalnızca iki saat gördüğünüz birine kedinizi emanet ederseniz, biz götürürüz. Ve... Bir şey sormak istiyorum, bu kedi diğerlerine göre daha bakımlız neden?" "Ahh... Pamuk... O benim ilk kedim. O beni şu ana kadar hiç yalnız bırakmamıştı. Ben de onu bırakamam" ''yani?'' ''geliyorum'' dışarı çıkıyorsunuz. ''ee sizin arabanız falan yok mu?'' sumayaya bakıyorsun ''yalnızca taksi parası veriyorlar'' kadın kucağında kedisi ile taksiye biniyor. "Işte bu devlet böyle. Bir şeyi tam yapmıyor. Hıh" taksiden iniyorsunuz. Hisokaya doğru gittiğinizde tam köşeyi dönecekken hisoka çıkıyor ve anında kadını bayıltıyor. Kucağındaki kedi hızla kaçıyor. Hisoka ciddi ve kesin bir şekilde ''içeri geçin'' diyor. Kapı hızla kapanıyor. Siz korkuyla oturuyorsunuz. Ayak sesleri geliyor, birkaç ses ve sessizlik... kapı açılıyor. Hisokanın saçı hafif dağınık ve gözleri biraz daha kapalı, fakat gülümsüyor. ''beni hayal kırıklığına uğratmayacağınızı biliyordum'' sessizlik ''onlara ne oldu?'' diye soruyor sumaya. Hisoka iç çekiyor ve başını sağa sola sallıyor. Eliyle saçını düzeltip ''gelin görelim'' diyor. şaşırıyorsunuz çünkü bu kadar kolay olacağını beklemiyordunuz. Yürürken duraksıyorsunuz çünkü bu kadar kolay olmamalı, fakat hisoka ''gelin gelin. Çekinmeyin'' diyor. sizi okula doğru götürüyor. Hisoka okul kapısının önünde duruyor ''gidin ve ilk gördüğünüz kişiye kaen yaketsıku'yu sorun.'' Gidip soruyorsunuz ''yaketsıku nerede?'' ''kim nerede?'' ''kaen yaketsıku'' ''o kim?'' ''sınıf arkadaşınız, nerede?'' ''öyle biri yok?'' birkaç kişiye daha sorsanız da aldığınız tepki aynı. Donuk bakışlarla hisoka'nın yanına gidiyorsunuz. Hisoka fısıldıyor ''bana arkadaşlık ettiğiniz teşekkür ederim'' Eline iki adet kağıt alıyor, kağıt parildiyor ve sonra... Sonra? Ne anlatıyordum ben?
( Hikayenin devamını sayfamızdan 'Hisoka ve Sen 2' adıyla bulabilirsiniz :D )
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hisoka Ve Sen
Fanfiction"Dalgın bir şekilde yürüyorken gözüne bir ışık vurdu. Bu parıltıya refleks olarak döndün. Ağaçlık bölge ile başka bir okulun duvarının birleştiği yerde birisi oturuyor, direkt olarak gözlerine bakıyordu. Sırtını duvara vermiş, yerde oturuyordu." ...