Emma zili çalan kapıyı açtığında Charles ve yanında onun yaşlarında bir kızla karşılaştı.
Kızın sapsarı saçları bukleler halinde omuzlarından dökülüyordu ve arkasında bir kurdeleyle bağlanmıştı. Dantel işlemeli pembe elbisesi ise kıskanılacak türdendi.
Kız kaşlarını çattı. "Bu kız kim?"
Charles kızın elinden tutarak evin içine soktu. "Boşver, evde çalışan bir köle sadece." dedi ve kızı üst kata odasına sürükledi.
Emma'nın gözleri doldu ve yanağından yaşlar süzülmeye başladı. Kapıyı yavaşça kapadı ve işine döndü.
Yerleri silerken yaşları gözünde buğulu bir görüntü oluşturuyordu.
Neden aptal birinin sözlerine bu kadar kırılmıştı ki?
İşini yarım bıraktı ve koşarak bahçeye çıktı. Oradan göl kenarına ilerledi. Yeşil havanın berraklığını soludu.
"Emma?"
Emma Nicholas'ın sesini duyduğunda gözlerindeki yaşları sildi.
Nicholas Emma'nın yanına oturdu ve onu izledi. Emma'nın uzun zamandan beri ağladığını ilk defa görüyordu. Ona ne olduğunu sormayacaktı çünkü Emma konuşmak istemediği sürece asla cevap vermezdi. O da kafasını göle çevirdi ve Emma'nın izlediği manzarayı izledi.
"Ben köle olarak doğmadım." Nicholas bakışlarını yine Emma'ya yönlendirdi.
Emma yutkunduktan sonra ona baktı. "Ben çok küçükken köyüm askerler tarafından tahrip edildi. Annemi ve babamı öldürüp benim gibi küçük kızları pazarda satmak üzere topladılar." Emma sustu. Hikayenin devamını Nicholas biliyordu zaten.
Nicholas, 15 yaşında olmasına rağmen Emma'nın nereden geldiğini daha önce hiç sorgulamamıştı.
"Ben seni köle olarak görmüyorum Emma." Emma şaşkınlıkla gözlerini açtı ve Nicholas'a baktı.
Nicholas gözlerini Emma'nın pembe dudaklarına yönlendirdi.
Ardından Emma'nın dudağına kapandı.
Emma uzun zamandan sonra ilk defa sevgiyi hissetti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Charlotte
RomanceKüçük yaşlarında köle pazarından alınan Emma, Quinston konağında imkansız bir aşka atılacaktır.