eveet, hepiniz mini ficime hoş geldiniiiz <3
kitabı yeniden yayınlıyor, bu sefer bitiriyoruz.
...
Partiler.
Partiler, yeni dönemin kapanışında en büyük eğlence kaynağı sayılır çoğu liseliye. Özellikle üniversiteye gitmeye birkaç ayınızın kaldığı bir son sınıf öğrencisiyseniz.
Hoparlörler çığlık atarcasına yüksek, çoktan reşit olan insanlarla dolup taştığından içkilerin dozlarının her türlü bulunduğu partiler; diğer bir deyişle zengin bebelerinin kendini gösterme şeklidir. Okul kapanmadan ve herkes son senesini de atlattıktan sonra çevre de silinmeyen bir ad bırakmak için, baya eğlenceli olmasına dikkat ederler.
Bazıları abartıya gidip alt tarafı dans edip birileriyle takılmak için gidilen evlere, striptizci getirmek gibi hataları da yapılmıştı hatta. Ne kadar çok konuşulursan o kadar fazla söz bırakırsın arkanda.
Yoongi son seferinde böyle bir eve gittiği için epey deneyimli sayılırdı. Çok hoş bir manzara olduğu söylenemezdi çünkü zaten aşırı parti sever biri hiç olmamıştı. Ama kesinlikle emindi ki, evin ortasına saçma sapan dikilmiş direğin çevresinde takılan yarı çıplak kadınların şovuna içki fıs fıslamaları yalnızca safra kesesini zorluyordu.
Şuanda da, kulaklarında patlayan elektronik müzik ve baslara hoplaya zıplaya eşlik eden kişiler onun için bir saçmalıktan ileri de değildi. Tavana takılan ledler rengarenk ışıklarıyla etrafı aydınlatıyor, müstakil iki katlı bu evin salonundan açılan sürgülü kapı koca bir havuza bakıyordu.
Çevredeki koltukların yakınlarında minik ses bombaları, ilerideki masada içleri içki dolu yüzlerce kırmızı bardak, büyük evin içinden bahçesinin çevresine kadar her yeri işgal eden sarhoş insan sürüsü ve gerçekten hem kalabalığın susmayan çenesi, hem de müzikten dolayı baş ağrıtan felaket bir gürültü vardı.
Ve bu evin neresinden bakarsa baksın, ona pek hoş şeyler çağrıştırdığı söylenemezdi. Yumuşak L koltuğun ortasında kurulmuş, kazık yutmuş gibi otururken iki yanına doluşan arkadaş grubu onu çekiştirip zorlamasa kesinlikle sözde sevgilisinin sahiplik ettiği bu partiye gelmezdi Yoongi.
Tabi planlarını düşünürsek..en iyi seçeneklerden birinin bu olması, oturup başında tekrar etmeye başlayan müzikten dolayı bir yeri yumruklama isteğini tutmasına sebep oluyordu. Birçok yönden, biraz sabır ve sukünet lazımdı şuan Yoongi'ye. Aradığı kişinin buralarda olduğunu bilmese, sevgili falan dinlemez, zaten çoktan evinde annesiyle Netflix'de Emily in Paris izliyor olurdu.
Okulundaki ergenlerin saçma sapan dans performanslarının durulup pinekledikleri koltuğun manzarasından çekildikleri sırada, aradığı suratı gözleri bulmasa; açıkçası ayağa kalkmış, kalabalıktan sıyrılıp birkaç ay önce doğum gününden sonra alınan arabasının yanına uçmayı amaçlayarak evine depar atmayı ummuştu.
Tae'nin kolunu tutup oturduğu yere onu tekrardan çekmesiyle koltuğa düştüğünde, gözlerinin öylece kalıverdiği karşısındaki Park Jimin olmasa gidecekti tabi. Ama her zaman ki gibi: parti nerede, Jimin oradaydı.
"Aha, geldi," Namjoon'un yanında uzun bacaklarını toplayarak doğrulurken heyecanlı sesini duydu. "Geldi, geldi hyung." Yoongi iki yanındaki tüm arkadaşlarının ilgisini yüzünde hissettiğinde, zaten hepsinden önce Jimin'i fark ettiği içinde Namjoon'un bu tavrına göz devirir gibi olmadan edemedi.
"Sağol haber verdiğin için Namjoon, hiç göremiyordum yani ben."
Namjoon hiç etkilenmemiş halde yüzünü buruşturup Yoongi'nin ruhsuz ifadesini taklit ettiğinde, Yoongi gergin bir havada dudaklarını dişleriyle yıpratmaya başlamış, Taehyung ise yudumladığı içkinin kırmızı plastik bardağını önlerindeki masasının bardak yığınlarına bırakıp kolunun altında yayılmış Jungkook'u kendisine biraz daha çekmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
how to be a heartbreaker | yoonmin✓
Fanfiction[fluff+minific] Yoongi'nin sevgilisi konusunda yardıma ihtiyacı vardı ve bu konuda biçilmiş kaftan olan Park Jimin'e gittiğinde, aslında zamanla ne için geldiğini unutacaktı.