rule number 3

714 97 136
                                    

bu bölümü yazarken ne kadar cinnet geçirdiğimi puanlasaydım eğer bu %87 olurdu. yine de buyurun size, 4klık bir bölüm. yorumlarınızı bekliyorum <3

...

|eğer onu bozguna uğratmak istiyorsan; hislerini içinde saklamalı ama asla dışarıya çıkartmamalısın. 

"Matematikçi bugün yine beni yanına çağırıp son senemde en azından notlarımın yüksek olması gerektiğini yoksa iyi bir üniversiteye girerken yeterli gelemeyeceğimi söyledi."

Yoongi omzuna astığı sırt çantasını düzeltirken kaşlarını çatarak Taehyung'a dönmeden duramadı. "Ona resim okuyacağını söylemedin mi?" Dudaklarından minik bir kıkırtı bile kaçmıştı. "Halbuki okuldaki tüm öğretmenlerin bizim üçlüden bir bok olmayacağını bildiğini düşünmüştüm."

Yoongi'nin lafına Taehyung ve Namjoon aynı anda gülmeye başladıklarında, "Kafamızın derslerden çok sanata çalışması bir sorun olmamalı," diye ekledi en küçükleri, Taehyung. Ama tam o sözünü devam ettirecek iken Namjoon'un hafif alaylı sesi kesmişti her şeyi. 

"Kendisi lisenin 4 yılında 4 kez hamile kalmayıp derslere gelseydi, belki cidden sayısalcı olabilirdim."

"Harbi lan," Yoongi yüzlerine vuran öğlen güneşinden korunmak adına ellerini alnının üzerine yasladığında, diğerleriyle indikleri okul yokuşu bitmiş ve sakince 3 sokak yürümeleri gerektiği evlerinin yoluna dönmüşlerdi. Çevrede onlar gibi okuldan çıkan gruplar halinde öğrenciler vardı. "Bu matematikçilerde bir problem var. Annemlerin okulundakinin de sürekli annesi hasta diye izin alıp bir dönem asla gelmediğini hatırlasanıza."

Taehyung çekinmeden, "Hastane fantezileri falan var galiba." derken gözleri ileriye dalmış biçimde, düşünceli çıkmıştı sesi. Ama yüzünde kare bir gülüş vardı. Muhtemelen annelerinin matematikçi dedikodusunu yine bir akşam yemeğinde Namjoon'lara gittiklerinde hararetle anlatışı aklına gelmişti. Taehyung'un annesi bir ara, "O kadını boğazlayacağım." bile demişti çünkü.

Namjoon öğlen yemekhaneden aşırdığı 3 sandviçi çıkarıp teker teker ikisine de verdiğinde bir yandan da gülüyordu. "Sizce annemler kendileri öğretmen olup iyi bir memur olabilmişken biz üçümüzün Seul'da moda tasarımı, müzik ve resim okuyacağını öğrendiklerinde hayal kırıklığı yaşamışlar mıdır?"

Yoongi sandviçten bir ısırık aldıktan sonra hımladı epey bir süre. Aslında bu düşünce bir dönem çok fazla aklına takılıp onu üzmüştü ama annesiyle her şeyi konuşurdu ve kraliçesi onu dizlerine yatırıp birlikte dizilerini izlerken istediği şeyin arkasından gitmesinin onu mutlu ettiğini söylemişti.

"Belki babamız falan olsaydı, onlar laf edebilirdi ama annemlerin hiçbirinin böyle düşündüğünü sanmıyorum."

Bu lafından sonra hepsinden minik bir kahkaha fırladı, şerefsiz babalarını hatırlamak onları hep eğlendirirdi. Üstelik yaraları artık taze değildi ve belki ilk zamanlarda böyle bir durum üzebilirdi lakin kocaman adam olmuşlardı. Ne olmuştu yani Yoongi'nin babası onları bıraktıysa, ne olmuş yani Tae'nin babası Avrupa'ya kaçtıysa ve ne olmuş yani Namjoon'un babası yeni bir kadınla evlendiyse?

Daddy ıssuesları olmasaydı, belki de hiçbiri bu kadar yakın olmayacaktı.

Taehyung sohbeti sabah jungkook ile tartıştıkları bir filmin konusuna getirirken onlar bir yol sapağı daha dönmüş ve kaldırıma geçmişlerdi. Ama birden bire Jimin epey yüksek sayılabilecek, "Yoongi hyung!" bağırışıyla, üçü de duraksayarak arkalarına döndüler.

Park Jimin ufak bir tempolu koşu yapıyormuş gibi arkasında sakince yürüyen Hoseok ve Seokjin'inin önüne geçmiş, Yoongi ile göz göze gelince elini sallayarak kocaman bir gülümseme vermişti. Üstünde yine bir çizgili tişört vardı, pembe saçları savruluyor olsa bile çok hoş duruyordu ve Yoongi'de küçükçe elini kaldırıp onun selamına karşılık verdiğinde dudaklarında ufak bir gülüş oluşmuştu bile. 

how to be a heartbreaker | yoonmin✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin