yorumlarınızı görmek beni çok mutlu eder <3
...
|masum görünmelisin. onu, elveda ederken kapı da öp ve daha fazlasını istediğinde çekip git.
Sıkıntının nerede başladığı hakkında bir fikri yoktu, ama Yoongi kendini bir terazinin tam ortasında hangi kefeye kendini atması gerektiğini düşünmeye başlamıştı.
Asosyal bir insan olduğunun farkındaydı. Belli bir arkadaş grubu, değişmeyen bir yaşam tarzı ve 2 yıldır çıktığı bir sevgiliye sahipti ve asla kabuğundan çıkmak, dış dünyaya ulaşmak gibi bir hedefe sahip olmamıştı. Merak etmiyordu, daha doğrusu merak ederse yapması gerekenlerden çekiniyordu. Çevresindeki insanlara o kadar çok dikkat etmemişti ki, Park Jimin ile yıllardır aynı okullarda ve aynı mahallede yaşayıp gitse de, insanların söyledikleriyle onu yargılamış ve popüler olduğu için onu önemsememişti.
Belki buna önyargılı olmak bile denebilirdi ama Jimin ile, yani demek istediğim artık onunla sohbet edince gördüğü gerçek Jimin'le daha önce nasıl da tanışmamak, yakınlaşmamak gibi bir hataya düştüğünü düşünüp duruyordu. Bazen tamamen kapalı bir kutuda yaşıyordu ve hayatına farklılık katmak yerine bir düzene sahip olmak ona güvenli gelmişti.
Lakin şimdi güvenli kalmanın sanki hayatında etkisi olabilecek şeyleri görmemesini sağladığı aklında dolanıyordu. Tamam, her şeyin aynı ilerlemesi, çocukluğundan beri en yakın arkadaşlarının Namjoon ve Taehyung olması, bir filme takılı kalıp onda iz bırakmasına izin vermekten ziyade hep geçiştirerek yaşaması, her cumartesi gecesini annesiyle vakit geçirmek adına bir kere bile kaçırmaması şimdiye kadar hiçbir zarar olmamıştı ona.
Şimdi ise, Jimin ile konuşmaya başladığından beri kendini körelttiğini ve aslında tekrarlanan sıkıcı bir yaşamın içinde olduğunu düşünüyordu. İki yıldır Jiho ile birlikteydi, ilişkilerine nereden bakarsa baksın kavga edip her zaman birbirlerine dönmüşlerdi ve çok spontane gibi bir kere bile ona olan hislerinin skalasını ölçesi gelmemişti. Yoongi hayatını yazmak yerine, hayatın onu kontrol etmesine bırakmıştı her şeyi. Her zaman çok kesin, tahmin edilebilirdi ve 2 gün önce Jimin'in evinde uyuyakalıp geceleyin aileleri geldiğinde eve dönmek zorunda kaldığından beri hayatını sorgulamadan edemiyordu.
Geriye dönüp baktığında her şey çok boş, aksiyonsuz ve öylece geçip gitti demezdi değil mi? Aşık olmadığı bir ilişki, değişime kapalı bir hayat, liseyi filmlerle geçirmek ve Yoongi hep üniversiteyi düşündüğünde bile şunu yaparım, bunu yaparım dememişti çünkü onunda aynı ilerleyeceğini hissediyordu. Yoongi hayatında düzene bağlı kalırsam incinmem demişti, kendime bir bağlılık yaratırsam hayat zor olmaz diye, fakat hayatında tek bir bağlılık olmadan umursamamaya çalışarak yaşamayı çabalayan insanlar vardı ve onlarında aklındaki belki incinmem düşüncesiydi.
Doğru olanın hangisi olduğunu ve bunun bir ortası varsa buna nasıl ulaşacağımızı nasıl bilecektik?
O gece gözlerini Jimin'in adını seslenen kısık sesiyle aralayıp karanlık ortamda koyu kahvelerine bakarken, yerini yadırgayan biri olarak orada nasıl uyuyakaldığını bile anlayamadı ama kapıya kadar gittiği süreçte, Jimin ona destek olmuş, kollarını beline sararak onu eve götürebileceğini söylemişti. Yoongi kalmak istemişti, pembe saçlının omzuna koyduğu başını iyice hareket ettirmek ve boynuna alnını yaslayıp tatlı kokusuyla uykuya yeniden düşmek istemişti.
Ama elbette öyle bir şey olmadı. Tıpış tıpış evine gitti, içinde düşüncelerinin kuruntu olarak kalmasına izin verdi ve aylak bir insan olduğunu varsayarken yatağında öylece yatmaya, yemek için bile aşağı inmemeye gayret gösterdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
how to be a heartbreaker | yoonmin✓
Fanfiction[fluff+minific] Yoongi'nin sevgilisi konusunda yardıma ihtiyacı vardı ve bu konuda biçilmiş kaftan olan Park Jimin'e gittiğinde, aslında zamanla ne için geldiğini unutacaktı.