"Of Rose, azıcık şu tahtanın üstünde yana kay da Jack de geçsin delireceğim burada."
Baekhyun, Chanyeol'le sözleştiği gibi akşam vakitlerinde onun evine gelmişti. Chanyeol dakikalar öncesinden filmi televizyona bağlamış ve hevesle Baekhyun'u beklemeye başlamıştı. Baekhyun geldiğinde de onu büyük bir mutlulukla karşılamıştı, şimdi de kendisi çikolatalı süt içerken Baekhyun da sade süt içerek filmi izliyordu.
Kış ayı olduğu için hava epey bir soğuktu, evin içinde bile üşüdükleri için Chanyeol üstlerine kalın bir battaniye getirmiş ve sermişti. İkili birlikte yan yana battaniyenin altında filmi izlerken arada bir yorum yapmışlardı. Tabii Chanyeol ne derse Baekhyun zıttını söylüyordu, çünkü Baekhyun Titanic'ten bıkmıştı ve sevmezdi.
Chanyeol başlarda onun ağlayıp ağlamadığını kontrol etmek amaçlı ikide bir ona bakıyordu, ama Baekhyun'da elbette tık yoktu. Daha filmin başları diye düşünüp Baekhyun'u izlemeyi bıraktıktan sonra Chanyeol bir daha Baekhyun'a bakmayı unutmuştu çünkü zamanla kendisinin gözleri dolmaya başlamıştı. Ağladığını Baekhyun'un görmemesi için gizlenmeye çalışıyordu uzun olan.
Yavaş yavaş filmin sonuna doğru geldiklerinde Baekhyun isyankar bir tavırla Rose'a bağırınca Chanyeol göz ucuyla ona bakmayı akıl edebildi. Baktı ama Baekhyun kendisi gibi ağlamıyordu. Hatta kaşlarını çatmış bir şekilde televizyona bakıyordu. Chanyeol inanamadı, ne yani, o gerçekten Titanic izlerken ağlamıyor muydu?
"Burada nasıl sinir krizi geçirmek yerine ağlıyorlar asla anlamıyorum." Baekhyun sütünden bir yudum almadan önce kendi kendine söylendi ve sütünü içti. Chanyeol Baekhyun'un dediği şeyle birlikte kafasını hemen başka yere çevirmişti çünkü Baekhyun'un kendisini öyle görmesini istemezdi.
Baekhyun sıkıntıyla ekrana bakarken yanında epeydir sessiz duran bedene seslendi. "Chanyeol, sen neden konuşmuyorsun?"
Chanyeol ismini duymasıyla derin bir nefes alacakken ağzından minik bir hıçkırık kaçırmıştı. Kendine içinden lanetler ederken hıçkırık sesini duyan Baekhyun elindeki bardağı önlerindeki sehpaya bırakmış ve hızla Chanyeol'e dönmüştü. Chanyeol kafasını ona çevirmemekte kararlıydı.
"Chanyeol?" Baekhyun yumuşak bir ses tonuyla söylediğinde Chanyeol elinin tersiyle gözyaşlarını sildi ancak Baekhyun ağladığını elbette anlamıştı.
"Ağlıyor musun sen?" Yeniden konuştuğunda Chanyeol yine cevap vermedi. Baekhyun çocuk gibi ağlamasına gözlerini devirirken aralarındaki kumandayı aldı ve filmi durdurdu. Kumandayı yerine bıraktıktan sonra Chanyeol'ün kollarından tutup kendine çevirdi zorlanarak.
"Karanlıktayız ama yüzünün nasıl şiştiğini böyle bile görebiliyorum Chanyeol. Nasıl bu kadar çok ağlamayı becerebilirsin?" Daha çok kendi kendine konuşuyormuş gibi olduğu için Chanyeol cevap vermeden önündeki parlayan gözlere baktı sadece. Bu sırada akan burnunu da çekmişti.
"Tanrım, küçük bir bebekten farkın yok." Baekhyun sehpanın üstünde duran bir kutu peçeteye uzanırken söyledi. Bu peçeteleri Chanyeol Baekhyun ağlarsa diye getirmişti ama Baekhyun tabii ki bunu kendisi için kullanmıyordu şimdi.
Kutudan bir tane peçeteyi çekip çıkardı ve Chanyeol'ün yaş olan gözlerine götürdü. Gözlerini yavaş yavaş silerken Chanyeol küçük bir çocuk gibi sessizce bekliyordu yüzünün silinmesini. Gözlerini sildikten sonra Baekhyun yeniden peçete çıkardı ve bu sefer de Chanyeol'ün akmış burnuna götürüp burnunu sildi. Chanyeol işte şimdi gerçekten bebek gibi hissetmişti.
Baekhyun burnunu sildikten sonra elini geri çekecekken Chanyeol onun zayıf bileğinden tuttu ve elini geri çekmesine izin vermedi. Baekhyun ne yaptığını anlamamıştı. "Ne oldu?"
"Gerçekten ağlamıyormuşsun." Chanyeol sonunda sessizliğini bozarak konuştuğunda Baekhyun gülümsedi. "Ağlamadığımı söylemiştim."
"En azından gözlerin dolar diye düşünmüştüm." Eli hâlâ Baekhyun'un bileğini tutarken söylemişti. Baekhyun tutuşuyla başta gerilse de sonradan kendini rahat bıraktı ve koltukta daha rahat oturdu. "Gözlerim bile dolmuyor. İlk izlememde de dolmamıştı, bu altıncı izleyişim ve hiç dolmuyor. Üzülmüyorum bile."
"Her seferinde böyle salya sümük ağlıyorum ben de." Chanyeol gülümsemeye çalışarak söylediğinde Baekhyun kocamanca gülümsedi ve boştaki elini Chanyeol'ün gözlerine çıkarıp gözünden firar edecek olan yaşı sildi.
"Alt tarafı bir film."
"Çok etkilendiğim bir film ama."
"Fazlasıyla sıkıldığım bir film." Baekhyun ona inat yapar gibi konuşuyordu, Chanyeol kaşlarını çattı -tabii ki gerçekten sinirlenmemişti- ve Baekhyun'a takıldı. "Zevksizsin."
"Sensin zevksiz. Titanic seviyorsun senden alâ zevksiz mi olur?" Baekhyun da ona takıldığında Chanyeol sonunda dayanamayarak gülmüştü. Baekhyun da ona katıldı ve birlikte birkaç saniye güldüler. Sonunda gülüşleri solduğunda Baekhyun yeniden konuştu. "Sanırım daha sonuna bakmamıza gerek yok. Çok az kaldı zaten ve saat de epey geç oldu."
Chanyeol Baekhyun'un gitmek için söylediğini anladığında iç çekti çünkü Baekhyun'la sessizce de olsa film izlemek hoşuna gitmişti. Yine de şansını denemek istedi. "Sonuna kadar kalsan?"
"İnan eğlenceli bir şeyler izlesek kalabilirdim ama Titanic'e tahammülüm kalmadı. Hem ağlamadığımı da gördün zaten." Baekhyun yakınındaki ve hâlâ bileğini tutan Chanyeol'ün etkisiyle fısıltıyla söylediğinde kendine tokat atmak istedi çünkü böyle konuşması hiç iyi olmamıştı.
Chanyeol küçük dediği şeyle yeniden iç çekti ve elini bileğinden çekip küçüğe sarıldı. Bunu neden yaptığını bilmiyordu ama içinden sadece sarılmak gelmişti işte.
Baekhyun beline dolanan kollarla başta şaşırıp hareket etmese de sonradan kendine geldi ve o da kollarını Chanyeol'ün sırtında birleştirdi. Bir süre öylece durduktan sonra Chanyeol yavaşça kendini geri çekti ve Baekhyun'la kendisi arasında milimler kalmışken durdu.
Baekhyun gittikçe heyecanlandığını hissediyordu, bu kadar yakınlık asla normal değildi ama yine de kendini geri çekmek istemiyordu. Kalbi kıpır kıpırdı, Chanyeol çok yakınındaydı ve ikisinin de nefesleri düzensizdi.
Chanyeol karşısındaki bedenin minik minik nefes almalarıyla daha da kontrolünü kaybederken aralarındaki azıcık mesafeyi de kapattı ve dudaklarını miniğin dudaklarına bastırdı. Baekhyun da tıpkı bunu bekliyormuş gibi Chanyeol'ün üst dudağını dudaklarının arasına alırken Chanyeol de Baekhyun'un alt dudağı için aynısını yaptı. Birkaç saniyelik minik ve meleksi bir öpücük bıraktılar dudaklarına.
İkisi de birkaç saniye sonra ne yaptıklarını fark edip geri çekildi hızla, Baekhyun ayaklanmıştı. "Gitmem gerekiyor."
"Evet, tamam. Git." Chanyeol de yerinde utançtan kıvranırken ağzına ilk gelen kelimeleri söylemişti. Ardına dudaklarını yaladı.
"Görüşürüz belki sonra." Baekhyun son kez bunları söyleyip odadan çıkarken Chanyeol de ayaklandı. Yolcu etmek aklına daha yeni gelmişti, bunların hepsi az önceki öpücük yüzündendi.
Baekhyun'un peşinden odadan çıkıp evin kapısının birkaç metre ilerisinde durduğunda geç kaldığını anlamıştı.
Çünkü Baekhyun kapıyı yavaşça kapayıp gitmişti.
...
merhaba öpüştüler anacım 😋
ama ardına bir nutella klasiği olan kaçma olayı yaşandı çünkü neden yaşanmasın
ilk öpücüğün böyle olmasını beklemiyordunuz dimi ehehehehe
neyse gidiyorum görüşürüz 🌸
ŞİMDİ OKUDUĞUN
skate // chanbaek
FanfictionChanyeol'ün yeni taşındığı apartmandaki üst komşusu Baekhyun, evin içinde paten sürmeye çalışıyordu, aşırı ses yapıyordu ve Chanyeol artık bundan çok sıkılmıştı. chanyeol | minimal warm