♧4♧

21 3 104
                                    

Atlarımızı dört nala sürüyor engel tanımıyorduk. Tenimde hissettiğim rüzgar beni huzura sürüklüyordu.

Sakinleşmek için ata binmek en güzel aktiviteydi. Şu sıralar ruh halim pek iyi sayılmazdı. Bu yüzden ata binmek iyi gelmişti.

3 kız kardeşime bakıp gururla gülümsedim. Onlar en yakınımdı. Duygularımı rahatça açabildiğim tek kişilerdi.

Vera en olgunumuz diyebilirdim. Örnek bir prensesti. Her zaman kurallara uyan ve hata yapma olasılığı en az olanımızdı. Kızıl saçları, çilleri, büyük kahverengi gözleri ile tam bir prensesti.

Şuan yanımızda olmasını Prens Yuta'ya borçluyuz. Prens Yuta daha 10 yaşındayken çok iyi ok kullanması ile nam salmış bir prensti. Daha 14 yaşındayken Vera'yı bir sukistçının elinden kurtarmıştı.

Yine tüm krallıkların bir araya geldiği bir toplantıda biz çocuklar bahçede oynarken bir yabancı Vera'yı kaçırmaya çalışmıştı. Yuta o adama hep yanında taşıdığı oklardan biri ile saldırmış ve adamı bayılmıştı. Daha sonra bir çok asker gelmişti ve adamın saraya sızan bir suikastçı olduğunu ögrenmiştik.

Prens Yuta o zamandan beri Vera'ya âşık. Vera biraz çekingen davransada onunda hisleri olduğuna eminim.

Soya, o tam bir sanat tutkunu. Her duygusunu tabloya döker sergilerdi. Tüm diyarlar onun bu yeteneğini konuşurdu. Kumral saçları, ela gözleri ve minik gamzeleri ile çok tatlı bir görüntüye sahipti.

Doyoung'a hisleri olduğunu bir Doyoung bilmiyor. Ikisinin kavga ettiğini yada en ufak bir anlaşmazlık yaşadığımı görmedim. O kadar iyi anlaşıyorlar ki bazen aynü şeyleri bile aynı anda söyleyebiliyorlar. Tabi bu olay ikisinin utanmasıma yol açıyor.

Yuna, o benim ikizim gibi. Ama daha güzel halim. Mucize bir doğumumuz var açıkçası. Güzel bur prenses. Her gün bir talip saraya geliyor. Yuna güzel bir dille reddediyor. Prens Jaehyun'a ait olan kalbi bir başkasına evet diyemez sonuçta.

Kahverengi saçları, minik burnu, siyah gözleri zaten insanı büyülemeye yetiyor.

"DURUN!!!!"

Aniden atı durdurmam ile atın sendelenmesine yol açmıştım.

Bir yandan atı sakinleştiriyor diyer yandan Yuna'ya söyleniyordum.

"Yuna neyin var? Neden bağırıyorsun? Atın ne kadar korktuğuna bak."

Yuna umursamamış ormana doğru bakıyordu.

Beni destekleyen sözleri ile Soya konuşmaya başladı.

"Luna haklı, noldu Yuna?"

Yuna hala umursamıyor ormana doğru bakıyordu.

Hepimiz onun baktığı yere doğru odaklandığımızda gördüğümüz şey ile sırıtıp uçümüzde birbirimize bir nakış atmıştık.

"Prens Jeahyun!! Merhaba!!"

Üçümüzün aklından aynı şey geçiyordu. Yuna'yı nasıl uyandırırım?

Prens Jaehyun bize döndüğünde ilk bir kaç saniye şaşkınca baktı daha sonra gülümseyip bize doğru gelmeye başladı.

"Sizin kellenizi vurdurtacağım."

Dişlerini sıkarak konuşan Yuna'ya gülümser bakışlar atıp Prens Jaehyun'a tekrar dönmüştük.

"Sizleri burda beklemiyordum açıkçası."

Prens Jaehyun saygınlıkla konuşurken hepimiz Yuna'nın cevap vermesini bekliyorduk ama o Jaehyun nün yüz haylarını incelemekle meşguldü.

"Bizde sizi burda bulmayı ummuyorduk majesteleri."

Safir ÇiçekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin