***"Bora!"
Kolları her zamanki adresini buldu, boynunu. Sıkıca sarıldı. Bir sürü öpücük kondurdu. Öptü, kokladı. Tekrar öptü.
"Şştt, sakin ol sevgilim. Babana taciz edilirken yakalanmak istemem." Deyip güldü ve o da huzur bulduğu bedene sarıldı. Kendisine çekti iyice. Belinden kavrayıp, göğsüne bastırdı. Öldürüyordu bu kız Bora'yı. Aklını, fikrini koymuyordu kendisine. Bitiyordu onun için.
"Sen? Sen..." Deyip durdu. Çünkü şok içindeydi. Havaalanına dahi geleceğini düşünmezken -ki bu konuda kendisinden çok utanıyordu çünkü her yıl alırdı Bora onu- o şimdi kanlı canlı karşısındaydı. Sarılıyordu! Bir haftada hasret kaldığı bedene deli gibi sarılıyordu. Hatta deliler gibi öpmek istiyordu ama uçak kalkacaktı birazdan. Bunu çok sonraya sakladı. Çok sonraya.
"Şu bir haftada bile nasıl böyle özlem dolu olur insan?" Kendi kendine içinden konuştu sandı Bora fakat sesli söylemişti. Anlayamıyordu. Her an, her saniye yanında olsun, yanında olmak istiyordu. Bu istek onu deliye çeviriyordu.
"Ben de sevgilim, ben de çok özledim seni. Aklının alamayacağı kadar." Onun göğsünde kaybolmak ister gibi sığındı ona. Bora ise çekebildiği kadar çekti onu kendisine. Başının üzerine onlarca öpücük kondurdu. Yetmedi kokladı. Dile gelmeyen özledim kelimesi şimdi can vermişti sanki bedenine Bora'nın. Tek kendisini özlesin, tek kendisi ile ilgilensin istiyordu fakat bu son isteği biraz zor oluyordu.
Uzun bir sarılmadan sonra kendini geri çekti Güneş. Aklına gelen şey ile durdu.
"Sen nasıl geldin buraya? Niye geldin ki?" Eğer kendisi için gelmişse çok kızardı Güneş. Kavga çıkaracak kadar kızardı hem de. Tamam, hoşuna gitmişti. Hatta çok fazla gitmişti ama gelme sebebine göre değişecekti bu durum. Düşündüğü gibiyse olası kavgaya hazırlayacaktı kendini. Çünkü zaten kendisi oraya gidiyordu. Onunla tanıştığı, en güzel anlarını yaşadığı yere. Ne diye gelsindi ki boş yere? Hem maddi olarak sıkıntı ediyordu, hem de yorulma olarak. Yolculuk kısa olabilirdi evet ama çok ince düşünceli birisi olduğu için her şeyi sıkıntı yapabilecek potansiyeldeydi Güneş. Şimdi bunun gibi.
"Sabah geldim. Birkaç işim vardı buralarda. Sonra gelmişken bari sevgilimle birlikte döneyim dedim. Pınar annemi aradım, koltuk numarana kadar her şeyin bilgisini aldım ve," Elleriyle kendisini gösterdi huzur dolu gülümseme ile. "Bir bakmışım ki buradayım. Senin yanında."
Güneş'in aklına ise annesi kendisine sarılırken kulağına fısıldadığı söz gelmişti. Şimdi daha iyi anlıyordu. "Bora oğlumla iyi geçinip, birbirinizi üzmeyin annem olur mu? Çok selam söyle oğluma." Bu cümle aklında tekrar yankı yaparken gözlerini kıstı. Evet, annesi de biliyordu. Bilmeyen kişi sadece babasıydı ama ona da en kısa sürede söyleyecekti. Daha doğrusu Bora zoru ile söyleyecekti. Çünkü Bora onu sıkıştırıp duruyordu. Bu işin artık ciddiye binmesini söylüyordu sürekli. Fakat Güneş daha erken deyip geçiştiriyordu onu. Kendisine göre en az üniversite mezunu olmalılardı. Ki Bu da en az haliyleydi.
Bora'nın da ne işi olduğunu sonra soracaktı.
Konuya dönüp, kısık gözleri ile, "Siz iyi işbirlikçi oldunuz başıma ama ha!" Dedi. Bora onun bu haline güldü. Tekrar sarıp öpecekti ki anons geldi.
Uçuşa geçiliyordu.
Bunu sonraya sakladı ve önce sevdiğinin kemerini bağlamak için elini onun karnına getirdi. Biraz bilerek, biraz bilmeyerek elini onun bacağı ve bedeni arasındaki yere temas ettirdi. Kasık bölgesine. Güneş bu hareket ile çok hafif titredi. Belli etmemeye çalıştı. O el, güzel bacağına sürtünerek geri çekildi. İkisi birden aynı anda yutkundu. Özel anları olmuştu ama hep kendi kendilerineyken, baş başaykendi. Şimdi ise bir uçakta, herkesin olduğu ortamda böyle bir şey olmuştu. İkisine de biraz sıkıntı çıkarabilirdi çünkü arzuları fazla olan bir çiftti. Çok fazla. Kendilerini durduramayabilirlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geceme Güneş
ChickLit*** "Ölüp bittiğim şu gözlerin bir bana baksın istiyorum." Elinin tersi ile elmacık kemiğini okşadı. Yavaşça aşağı indirdi elini. Dudakları üzerinde durdu. Gözleri ile de orayı abluka altına almıştı. Baş parmağı ile alt dudağını okşadı. "Şu dudakla...