Ayrı sınıflarında, kendi derslerini işlerken yüzlerindeki gülüş eksik olmayan Miyaların zaman kavramının yok oluşuna tanık oldu dünya. İkisi de derslerine odaklanabilmek yerine, eve gidince olacakları düşünüyordu çünkü, zamanın nasıl geçtiğini fark edecek zamanları yoktu.Atsumu kendi sınıfında Modern Japon Edebiyatı ile ilgilenirken, Osamu diğer yanda matematik ile cebelleşiyordu. İkisi de derslerde iyi olmadıklarını bile bile hayaller kurmaktan kendilerini alıkoyamıyorlardı...
Bunu söylediğine inanamıyorum.
Bunu söylediğime inanamıyorum.
Umarım kızardığımı görmemiştir...
Kızarınca ne kadar tatlıydı...
Umarım ne demek istediğini anladığımı fark etmiştir.
Umarım ne demek istediğimi anlamıştır.
Akıllarındaki karışık, ama birbirine benzer düşünceler ile iki derslerini geçirmelerini ardından çalan zil ile Atsumu dışarıya koşmuş, Osamu ise hala dalgın olduğunu için Suna tarafından dürtülüp zorla yerinden kaldırılmıştı.
Okul kapısının olduğu koridorda her zaman oldukları gibi karşılaştığında, ikisininde davranışları sanki hiçbir şey yaşanmamış gibiydi. Osamu her zamanki düz ifadesi ile ilerlerken Atsumu onun tersine gülümsüyor, Suna ise ikisinin de beyninin nasıl çalıştığını sorguluyordu. Kendisi kavga falan bekliyordu çünkü, o tepkilerden sonra.
Tek bir kelime çıkmadı kimsenin ağzından yol boyu. Ortadaki Suna telefonuna bakarken, iki tarafındaki Miyalar ise tamamen farklı yönlere bakıyorlardı. Arada başını kaldırıp onları kontrol ettikten sonra ise önüne geri dönüyordu hala hiçbir şey umurunda olmayan genç.
Yol ayrımına geldikleri sırada basit bir el sallama eşliğinde ikisininin yanından ayrılan Suna'ya ikiliden cevap gelmemişti ama takan yoktu.
Gencin uzaklaşmasını bekleyen ikizler onun gözden kayboluşunu izlemenin ardından kendi yollarına girmişlerdi ancak, hala ikisinden de ses çıkmıyordu.
Eve gidene kadar kendini koruyan sessizliğin ardından, Osamu anahtarını çıkarıp kapıyı açmaya yeltenmişti ama eğer kapıyı açarsa ne olacağını bilen ellerinin titremesine hakim olamıyordu. Deliğe sokmaya çalıştığı anahtarı düşürmesi ile Atsumu ondan önce eğilip anahtarı almış, yoldan beri yüzünden eksik olmayan gülüşü eşliğinde açıp içeriye girmişti.
Atsumu'nun anahtarı, evin iç kısmandan yeniden yerine yerleştirme sesinin gelmesi ardından kapıyı ardında kadar açmış ve kardeşinin girmesine izin vermişti.
Osamu ise içeriye girip, arkasını dönüp derin bir nefes vererek kapıyı kapatmasının ardından, başının dönük olduğu kapıya dayanıp kafasının etrafını saran iki el ile yutkunmuş, yeniden önünü evin iç kısmına doğru dönmüştü. Karşılaştığı manzara ise ikizinin kendisine neredeyse yapışık olan yüzüydü..
Gördüğü, kendisinin aynısı olan yüz ile nefesi kesilen Osamu'nun nefesini ikinci kere kesen diğer şey ise, kendi dudaklarına değen ikizinin dudaklarıydı.
Hiç yadırgamadan, anında kendi yüzüne çıkan ikizinin elleri ile Atsumu, kendi kollarının birisini beline birisini sırtına dolayarak onu iyice kendisine yapıştırmıştı.
Çok uzun sürmeden ayrılmalarının ardından, Atsumu nefesini düzenlemeye çalışırken yüzündeki, insanın tüylerini diken diken eden o gülümsemesi ile alnını ikizininkine dayayıp, dudaklarına doğru fısıldamıştı.
"Mesajımı almış olmana çok sevindim, Samu."
"İnsanların içinde beni utandıracak şeyler söylemeyi kes, Tsumu."
________________________
Pislik olsun diye buradan itibaren ayırdım <3
![](https://img.wattpad.com/cover/246334572-288-k113676.jpg)