"Sessizliğin çığlıkları"
" Nasıl bir yangın bu? Nasıl bir iç yangını insanı bu kadar acıtabilir? Korktum, en çok da anlaşılmamaktan korktum..."
Güneşli, mutlu bir sabaha uyanmıştım. Kendimi yorgun ve bir o kadar halsiz hissediyordum. Son zamanlarda sürekli tekrarlar olmuştu bu durum. Artık kendimde neler olduğunu neden böyle olduğumu merak eder olmuştum. Aileme yansıtmadığım için de biraz vicdan azabı çekiyordum. Onları üzmemek telaşa vermemek için söylemiyordum. Belki de söylemem gerekiyordu, evet! Söylemeliydim saklamam hiçbir şeyi değiştirmiyordu. Yatağımdan kalkıp telefonuma uzandım her zaman ki gibi mesaj kutumda bir tane bile mesaj yoktu, sadece okul grubundan atılan mesajlar hariç.
Aynanın karşısına geçtim ve dakikalarca kendimi izledim. Gözlerim şiş ve göz altlarım mordu, neyin nesiydi bu durumlar anlam veremiyordum giderek merak ediyordum sebebini. Odamdan çıkamayacak kadar halsizdim. Kendimi kötü hissediyordum.
Belki de tüm bunların sebebi yalnızlık çekmemden kaynaklıydı. Annem ile babam ben 8 yaşımdan beridir ayrılar. Çocukluğumdan beridir sürekli kavgalı gürültülü bir ailede büyüdüm. Boşanmaları beni pek üzmemişti diyebilirim. Beni derinden etkiledi, çünkü o yaşlarda daha çok küçüktüm neyin ne olduğunu bilmiyordum. Hafta içleri babamda, hafta sonları annemde kalıyordum. Velayetimin babama verilmesini çok istiyordum. Babamla arkadaş gibiydik. Anneme anlatamadığım hislerimi, duygularımı babama anlatıyordum, o beni herkesten daha iyi anlıyordu.Bir süre Kendimi izledikten sonra odamdan çıkıp babamın yanına gittim mutfakta oturmuş kahvaltı yapıyordu. Babam, " günaydın tatlım yorgun gözüküyorsun hasta mısın" diye sordu.
Babama ancak birkaç saniye baktıktan sonra cevap verebildim. Aniden soru sorulduğu zaman donup kalıyordum verecek bir cevap bulamıyordum. Tek dediğim, " baba sana söylemem gereken bir şey var".Babam telaşla " tabiki söyle kızım dinliyorum dedi. Yavaşça nefes alıp vererek söze başladım.
" uzun zamandır kendimi iyi hissetmiyorum, içimde dönüp dolaşan bir sıkıntı var, sürekli ağlamak istiyorum,birden nefesim daralıyor, elim ayağım titriyor kalbim çarpıyor." Babam şaşırmıştı böyle bir şey diyeceğimi beklemiyordu. " Bak tatlım anlıyorum seni belki de bunların sebebi küçükken yaşadığın travmadan dolayıdır."
Bilmiyorum baba tek bildiğim kendimi odaya sıkışmış oraya hapsolmuş ve çıkamamış gibi hissettiğim. " bir psikiyatriye ya da psikoloğa götürmemi ister misin?"
Durdum, birkaç dakika düşündüm ve en iyi yolun bu olduğuna karar verip, " evet gitmek istiyorum" dedim. Babam, " tanıdığım bir doktor var hemen randevu alıyorum, sen yeter ki kendini iyi hisset benim güzel kızım ben her zaman senin yanındayım". Babamın bu sözü beni o kadar çok rahatlattı ki biraz olsun kendimi iyi hissetmiştim. Babamı çok seviyordum, kelimelerle tarif edilemeyecek kadar çok...2. Bölüm bu kadardı Sevgilerimle...
Oylarınızı bekliyorum...😊😊😊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessizliğin Serenadı
ChickLit"Herkesin kendi içinde sindiremediği acıları vardır. Kimisi gözle görünen kısmını yansıtır kimisi de içindekilerle yaşamayı öğrenir". Dedikten sonra aklım birçok düşünceye dalmıştı, içimden dedim ki, işte benim hikayem de böyle başlıyor...