-1

6 0 0
                                    

Hayat ne garip değil mi? Bir gün mutlusunuz, her şey toz pembe, hiçbir olumsuzluk olmayan bir hayatınız var ya da öyle olduğunu sanıyoruz. Ben öyle sanmıştım, bana öyle sandırdılar. Çok mutlu, huzurlu, yalan dolansız bir hayatım olduğuna inandırdılar. Ama gele gelelim o toz pembe hayat sona erdi. Artık gerçeklerin olduğu o hayata geçiş yaptım. Nasıl mı?

O çok görmek istediğim Trabzon hayalim gerçek olmuştu. Ailem(!) sonunda oraya gitmeme, tek başıma tatil yapmama izin vermişlerdi. Hah hala bunu nasıl kabul ettiklerini bavulumu hazırlarken düşünüp duruyordum. Son bavulumu da kapatıp merdivenin oraya getirmiştim ki fısır fısır konuşmalarına kulak misafiri oldum. Aslında asla böyle bir saygısızlık yapmazdım ama benim adım geçiyordu. Benim ile ilgili olan her şeyi bilip öğrenmeye hakkım var.

Anne-babamın öldüğünü konuşuyorlardı. Nasıl olabilirdi ki böyle bir şey, sonuçta benim anne-babam onlar değiller miydi? Dünyam başıma yıkılmıştı. Koca bir yalanın içinde yaşıyordum. Küçükken babamı zorla oturtup onunla yaptığım çay partileri, annem ile kuaförcülük oynamam.. Ah, bana ne yaşattıklarının, nasıl bir yalanla yaşattıklarının farkındalar mıydı?

Nasıl oldu bilmiyorum ama hiçbir şey duymamış gibi, gözyaşlarımı silip, toparlanıp aşağıya yanlarına indim ve kapıdaki şoföre bavullarımı arabamın bagajına koymasını söyledim. Annemlerle(!) vedalaşıp arabama bindim ve camı açıp onlara annem ve babam ile beraber siz de öldünüz deyip gaza basıp orayı terk ettim.

Şimdi ise bir dinlenme tesisinde oturup çay içiyorum. Hala inanamıyorum ya bana bunu nasıl yaptılar. Hadi evlatlığım tama onu anladım ama neden bana daha önce söylememişlerdi. O zaman belki daha anlayışlı olabilirdim ama bu yaptıklarının affedilecek bir yanı yok. Hala daha benden gizlemeye çalışacaklardı. Eğer ben duymasaydım hala bir yalan ile yaşıyor olacaktım.

Ah kafayı yiyeceğim. Ben düşüncelere boğulmuşken yanıma 4-5 yaşlarında, sapsarı saçları olan bir prenses geldi. "Meyaba ben kayboydum annemyeyi buyamıyoyum, bana onyayı buyuy musun?" hiç ağlamadan sakince kaybolmasını söylemesine oldukça şaşırdım açıkcası.

 "Ah çok da tatlısın sen. En son neredeydiler hatırlıyor musun bakalım?"

"Eyet ama oyda deyilley." yay yerim ama ben bunu. Evet şimdi ne yapabiliriz düşün Duha düşün. Ah evet danışma. Tesislerde oluyordu. "Gel bakalım güzellik. Şimdi danışmaya gidip aileni anons ettireceğiz ve seni gelip alacaklar anlaştık mı?" deyip elini tuttum. Bana kafasını sallayıp masum bakışlarıyla baktı öyle.

Danışmaya geldiğimizde bir kalabalık vardı, acaba bu tatlı kızın ailesi mi diye düşünmeye kalmadan kız elimi bırakıp dayı diye o tarafa koştu. Ben de yanlarına gidip durumu onlara anlattım.

"Çok teşekkür ederiz kızım torunuma sahip çıkıp yanında durduğun için." deyip birden sarılan yaşlı teyze ile şaşkınlıkla kaldım öyle. "Ne demek teyzecim, bu bıcır gelip sakince ağlamadan bana kaybolduğunu söyledi. Ben de tam sizleri anons ettirmek için buraya gelmiştim ama çok şükür gerek kalmadan sizlere kavuştu." dedim tüm sevecenliğimle.

Tekrar hepsinden dualar ve teşekkürler alarak araba binip yola koyuldum. Bir an önce Trabzon'a kavuşmak istiyorum. Ah evet tabii ki de yine Trabzon'a gidiyorum. Yaşadıklarımdan dolayı görmeyi en çok istediğim yerden başka bana iyi gelebilecek bir yer yok şuan.

Bu arada ben Duha Egemen. 23 yaşında okul öncesi öğretmeniyim.

~Umarım beğenmiş ve hoşunuza gitmiştir. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 22, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BEKLENMEDİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin