3.BÖLÜM:VEDA

137 24 4
                                    

Hayat bu kadardı işte. Bir gün bitecek olan bir oyun. Bir gün varsın, bir gün yoksun. Kimse ölümsüz değildi. Ve ben bunu bugün bir kez daha anlamıştım. Hem de hayatta kaybetmeyi asla istemeyeceğim, hayattaki dayanağımı kaybederek.

Gözlerimi açtığımda başımda bekleyen Tolga abiye ve karşı koltukta oturan teyzeme baktım. Dalgın dalgın yeri seyrediyorlardı ve teyzem ağlamaya devam ediyordu. Bana ne olmuştu, ve şu an neden bu kadar sakindim hiçbir fikrim yoktu. Yatakta doğrulunca uyandığımı fark ettiler. Teyzem kalkıp yanıma geldi. Yatağın kenarına oturdu. "Gece iyi misin?"
"İyiyim." Teyzem ağlama devam ediyordu. Ben de kendimi daha fazla tutamadım ve bir damla yaş gözümden yanağıma doğru yol aldı. "Annem nasıl, uyandı mı?"

"Hayır, daha uyanmadı. Ama durumu iyi odaya aldılar. Uyanır birazdan. Serumun bitince gideriz odasına..." dedi Tolga abi.

"Ben babamı görmek istiyorum..."

Teyzem de Tolga abi de böyle bir şey isteyeceğimi tahmin etmemiş olacak ki bir an afalladılar. Birbirlerine baktılar. Ne cevap vereceklerini bilemiyorlardı sanki. "Emin misin Gece?" diye sordu teyzem.
"Evet, eminim.Görmek istiyorum..."
Psikolojik olarak normal olmadığımı bildikleri için beni kötü etkileyeceğini düşünüyor olmalılardı. O yüzden pek gönülleri olmasada benim dediğimi yapacağımı bildikleri için üstelemediler. Teyzem onayladığını göstermek ister gibi gözlerini yumdu. "Tamam. Ben Kenan Bey ile konuşayım." dedi Tolga abi. Koltuğun üzerinde duran ceketini alıp odadan çıktı. Daha ne kadar orada öylece ağlayarak bekledik bilmiyorum. 15-20 dakika geçtiğine emindim. Sabırsızlıkla Tolga abiyi bekliyordum. "Keşke ben olsaydım." Teyzem dalmıştı. Ne dediğimi anlamamıştı. "Ne dedin tatlım?"
"Keşke ben olsaydım.Keşke ben olsaydım. Keşke arabada annen ve babam yerine sadece ben olsaydım. Keşke babam yerine ben ölseydim." Deli gibi bağırıp ağlıyordum. Sesim odanın dışına kadar gitmiş olacak ki Tolga abi koşarak içeri girdi. Tolga abi hemen yanıma geldi ve oturdu. "Sakin ol Gece sakin. Kenan Bey'le de konuştum. İzin verdiler babanı görmene."
"Hemen şimdi görmek istiyorum."
"Şu an dinlenmelisin Gece." dedi teyzem.

"Hayır teyze şimdi görmek istiyorum. Bu serum da bitmek üzere zaten çıkarın şunu gidip göreyim..."

Tolga abi dışarı çıktı ve hemen bir hemşire ile tekrar içeri girdi. Hemşire serumu çıkardı. "Geçmiş olsun." dedi ve odadan çıktı. Geçmiş olur muydu gerçekten? Geçer miydi?

Yataktan hızla doğruldum. Koltuğun üzerinde duran hırkamı aldım ve üzerime giydim. "Hadi gidelim."
"Önce Tülin'e bakalım Gece. Uyanmıştır belki." dedi teyzem. İlk önce annemi görmemi istiyordu. Çünkü annemin morga girmeme izin vermeyeceğini benim de annem o haldeyken ona karşı gelmeyeceğimi düşünüyordu. Haklıydı da. O yüzden annemden önce babamı görmem gerekiyordu.

"Hayır. Önce babamı göreceğim."
"Ama..."
"Aması yok teyze önce babamı göreceğim." Daha fazla bir şey söylemediler. Kenan amcanın odası üst katta olduğu için asansör bekliyorduk. Sanki bana inat asansör bir türlü gelmek bilmiyordu. "Asansör gelmeyecek. Bekleyemeyeceğim burada.Ben merdivenlerle çıkıyorum. Siz de annemin yanına gidin. Ben de sonra yanınıza gelirim."
"Biz de seninle gelelim." Dedi teyzem.
"Gerek yok teyze. Annem uyanmıştır. siz onun yanına gidin..."
Teyzem bir şeyler söyleyecek gibi oldu ama Tolga abi kolunu tutunca sustu. Onayladığını beli etmek için kafasını salladı. Yanımdan uzaklaştıklarında merdivenlere yöneldim. Başım dönüyor, midem bulanıyor, gözüm kararıyordu. Daha kötüsü gelemez başıma derken en kötüsü ile karşılaşmak beni artık gerçekten çok yormuştu. Yavaş yavaş merdivenleri çıkmaya başladım. Çok küçükken bir keresinde bisikletten düşmüştüm. Babam hemen koşarak yanıma gelip beni yerden kaldırmıştı. "Yere düştükçe daha güçlü ayağı kalkmayı öğreneceksin güzel kızım." demişti. İlk defa düşmüyordum ama artık yerden kalkmaya gücüm yokmuş gibi hissediyorum. Göz yaşlarımı durduramıyordum. Sakinliğimi korumakta güçlük çekiyordum. Ama sakin kalmak zorundaydım. Güçlü olmak zorundaydım. Babam bana böyle öğretmişti. Merdivenlerin hemen karşısındaki Kenan amcanın odasının önünde durdum. Şimdi babamı görecektim. Hem de son kez. Kapıyı çalacağım sırada Kenan amca kapıyı açtı. "Gece?"

"Kenan amca..."

"Emin misin Gece?  Bu çok da iyi bir fikir değil gibi..."

"Eminim Kenan amca babamı son kez görmek istiyorum."

"Gidelim öyleyse."

Asansöre bindik ve -1. kata indik. Koridorda loş bir ışık vardı. Korkuyordum açıkçası ama babamı görmek istiyordum. Koridorun en sonundaki odanın önünde durduk. Kenan amca kapıyı açtı. Kafasıyla içeri girmemi işaret etti. İçeri girdim. Burası çok soğuktu. Benim babam sıcağı severdi. Üşürdü o burada. Hem benim babam çabuk sıkılırdı. Burada da canı sıkılırdı. Sevmezdi yanlızlığı, kalamazdı tek başına, yapamazdı. Ortada uzun bir demirin üzerinde yatıyordu babam. Üstünde beyaz bir örtüyle. Kenan amca odadan çıktı. Babamla baş başa kaldık. Ona yine derdimi anlatsam beni dinler miydi? "Üzülme güzel kızım bir süre sonra aklına geldiğinde kendini yıprattığın için pişman olacaksın hatta gülüp geçeceksin belki de..." der miydi? Gülüp geçebilir miydim böyle bir şeyi?
"Takma kafana." diye teselli eder miydi beni? Etmezdi, edemezdi. Yavaş ve korkak hareketlerle yüzünü açtım. Yüzü bembeyazdı. Dokunmak istiyordum ama dokunamıyordum. Her zaman sarılmak için can attığım bu bedene şuan dokunamıyordum. "Hani bırakmayacaktın bizi. Hani hep yanımda olacaktın. Hani her sabah beni sen kaldıracaktın. Hani hep zor günlerimde bana destek olacaktın. Bundan daha zor günüm olamaz, baba. Kalk ve destek ol bana. Bak ben çok çaresizim baba. Kalk, kalk hadi yine teselli et beni. Yine geçecek güzel kızım de. Kalk baba kalk. Kalk çıkalım bu soğuk odadan. Üşütürsün sen burada burası çok soğuk baba. Kalk hadi kalk..."

Fısıltılarım bağırışlara dönüşmüştü. Dizlerim de derman kalmayınca yere kapaklandım. Göz yaşlarım durmuyordu hıçkırarak ağlamaya devam ediyordum. Kenan amca hemen içeri girdi.

"Gece kalk kızım çıkalım buradan. Yeter kızım kalk."

Kendime gelemiyordum. Kenan amcadan destek alarak yerden kalktım. Odadan çıkacakken durdum ve son kez orada hareketsizce yatan babama baktım. Bu son bakıştı. Kenan amca odanın kapısını çekti. Kolumdan tutarak asansöre doğru yürümeme yardımcı oldu. Çünkü benim tek bir adım bile atacak gücüm yoktu.

"Gece hemşirelere haber vereyim tekrar serum versinler sana olur mu? "

"Hayır, istemiyorum..."

"Dinlenmen gerekiyor ama Gece..."

"Hava almak istiyorum..."  dedim ve asansörden indim. Dışarıda yağmur yağıyordu. Yağmur yağdığı zaman babam camın karşısında kahve içip kitap okumayı çok severdi. Karşılıklı oturup kitap okurduk. Sonra annem de eşlik ederdi bize. Sohbet ederdik geç saatlere kadar. Yağmur bize huzur verirdi. Şimdi ise göz yaşlarını gizlememe yardımcı oluyordu. Geriye sadece anılar kalmıştı.

Nereye gittiğimi bilmeden yürüyordum ve karanlık sokaklara giriyordum. Babam hep bu sokakların tehlikeli olduğunu söylerdi. Ben de hiç bu sokaklara girmezdim. Ben bir tehlike görmüyordum. Tek bir kişi bile yoktu sokakta. Nasıl bir tehlike olabilirdi ki? Kimsenin olmadığı bir yer lazımdı bana. Aynı bu sokak gibi bir yer.  Derin düşüncelerin içindeyken sağ tarafımda kulakları patlatabilecek kadar güçlü bir ses duydum. Silah sesi... Kafamı yana çevirdiğimde gördüğüm manzara karşısında şoka girdim. Elinde silah tutan iki adam ve yerde kanlar içinde yatan bir adam vardı. Geri geri sessizce kaçmaya çalışırken ayağımın altındaki çöp yüzünden ses çıktı. İki adamın da bakışları anında beni buldu. Hareket edemiyordum. Olduğum yere çakılıp kalmıştım. Adamlardan biri bana doğru koşmaya başladı. Ben de koşmaya başladım. Adam benden daha hızlı koşuyordu ve çok geçmeden beni belimden yakaladı çığlık atacağım sırada boşta duran eli ile ağzımı kapattı. "Uslu dur. Yoksa senin sonun onun sonundan daha kötü olur." dedi yerde hareketsizce yatan adamı kast ederek.
*******************************************

Oy vermeyi ve yorum yapmayı esirgemeyin lütfen.🌸

AHUZARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin