Kıyamet... İnsanın hayatını tüküten
bitiren, batıran ve mahveden bir tufan...
Kiyamet, bir ömür bitişi ve hayatın son bulmasıdır.
Her insanın er veya geç bir kıymeti olur. Her insan kıyametin tatsız sürprizine hiç beklemediği bir anda
yakalanır. Ama benimki çok farklıdır. Herkesin bir defa karşılaştığı kıymetle, ben yüzlerce
karşılaştığım. Herkesin bir defa çektiği o büyük acıları, ben sayısız
bir şekilde çektim, inledim, çaresiz
kaldım. Şimdi düşünüyorum da,bunca dayanılmaz acılara ve dertlere nasıl dayanmışım? Nasıl
bu kadar hayatın öldürücü dalgaları- yla boğuşabilmiş? Ve nasıl her an
ayakta kalmışım?
Belki de Mevlam, bunca acı tecrübeleri yeni nesle, tecrübesiz
gençlere ve hayatın tuzaklarından
habersiz olan insanlara anlatabilmem ve onlarla örnek olabilmem için beni ayakta bıraktı.
Beni Rabbim ayakta bıraktı ki, insanlarla ibret olayım da aynı yanlışlığa onlar da düşünmesinler diye...
Hayatımın ilk kıyameti koptuğu zaman henüz dört yaşındayım. Hayatın öldürücü darbelerinden habersiz, masum ve günahsız bir çocuk...
Hayatımın ilk kıyameti, bütün ömrümün her dakikasını kıyamete
çevirmişti. Bu öyle dehşetli bir kıyamettiki, bütün ümütlerimi bitirdi, dünyamı kararttı.Ve bana
ilk dersi, cekilmez acı bir türlü dinmeyen gözyaşı olmuştu.
Bu kıyamet, babamın gencecik cesediydi.
Başı parçalanmış, kolları kesilmiş ayakları koparılmış ve bütün cesedi, büyük bir işkenceyle lime lime doğranmıştı.
Bir böbrek hastası olan annem ile biz dört küçük kardeş sarmaş- dolaş babam cenazesine kapanmış feryat- figan içindeydik.
Bu bizim için tam bir kıyametti.Küçük dünyamda ümitsizlik ve çaresizliği ilk kez tadıyorum.
Ya Rabbi! O ne korkunç bir tabloydu. Düşünmek bile insana dehşet veriyor.
Bu insana bu kadar mı işkence edilir? Bir insana bu kadar mı insafsızca ve merhametsizce davranılır? Babamın vücudunu bir
kasap gibi dograyanların ne kadar
müthiş bir kini varmış? Ve babam o acılar içinde ne kadar feryat edip, imdat istemiş...
Ne kadar korkunç!... Ne kadar bir vanilik!... O sahneyi hayatım boyunca bir türlü gözümün önünden söküp alamadım. Bir türlü o parçalanmış cesedin etkisinden kurtulamadım. Bir türlü babamın acı içinde gerilmiş yüzü ve donmuş bakışları hayalimden gitmiyor. Belki de hayata kin ve nefret bakışımın temelinde bu unutulmaz sahne yatıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Emre
РазноеArkadaşlar bu kitabı Halit Ertuğrul yazmıştır. Ben çok beğendiğim için sizinde okumanızı istedim. O nedenle bu kitabı yazdım. Kitapta Emre'nin nefes kesen hayat hikayesini bitirdiğinizde içinize yeni bir umudun ve yeni bir aydınlığın doğduğunu görec...