Düşmanlık bizim yaşam biçimimizdi .Düşmanlıklarla yattık,
düşmanlıklarla kalktık.
Yıllar yılı, belki de asırlarca kanayan bir yara, bir kin, bir öfkeydi
bu...
Bütün hayat planlarımızı, düşmanlarımıza zarar vermek veya
ondan gelen zararları def etmek üzere kurmuştuk.
Haksızlığa devlet adaletle yaklaşmazsa, mazlumu masumu korumazsa, zalim ve suçlu da gerektiği cezayı almazsa, işte o zaman herkes gücü yettiği ölçüde kendi adaletini işletmeye başlar. Tabii ki, bunun da sonu korku, işkence, kan ve ölümle biter.
Karşı taraf senin çocuğunu dövdüyse, bu taraftan iki kat daha fazla bir tepki gelir. O taraftan bir yol kesme olduysa daha siddetlisi yapılır veya bizden bir kişi öldürüldüyse, o taraftan ölü sayısı ikiye çıkar.
Bu bir anlamda güç gösterisidir. İnsanın hayatını söndüren, gencecik
bedenlere mal olan korku ve şiddetle dolu bir güç gösterisidir...
Şimdi düşünüyorum da niçin bir araya gelmeyi denenmemişiz. Niçin, çocuklar birbirlerinin yolunu kestiğinde birbirlerini dövdüklerinde bu işi konuşarak çözme yoluna gitmezmişiz. Tam tersine olayı daha da büyütecek yollara başvurmuşuz.
Birbirimizden sayısız insanlar öldüğü halde hâlâ kan ve can peşinde koşar, hem bizim hayatımız yaşanmaz hale gelir, hem de onların hayatı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Emre
AléatoireArkadaşlar bu kitabı Halit Ertuğrul yazmıştır. Ben çok beğendiğim için sizinde okumanızı istedim. O nedenle bu kitabı yazdım. Kitapta Emre'nin nefes kesen hayat hikayesini bitirdiğinizde içinize yeni bir umudun ve yeni bir aydınlığın doğduğunu görec...