Birkaç gündür herşey çok güzel ilerliyordu Zayn ve Louis çok yakınlaşmışlardı. Zayn o gece Louis'yi orada bıraktığı için başlarda Louis trip atmıştı. Ama Zayn o kadar inatçı ki kendini affettirmeyi başarmıştı.
Louis gelen maillere cevap verirken telefonuna gelen bildirim sesi ile biraz ara vermeye karar verdi. Mesaj Harry'den gelmişti.
Bok: Louis öğle arası yemeğe çıkalım mı?
Küçük Şeytan: Olur.
Bok: 12:45 te alıyorum seni?
Küçük Şeytan: Olur.
Bok: Görüşürüz o zaman.
Küçük Şeytan: Görüşmek üzere
Louis telefonu kapatıp işini yapmaya devam edecekti ama Melanie yanına gelip masasına oturarak buna engel olmasaydı.
"Louis sence de bir özrü haketmiyor muyum?"
Bir bacağını diğerinin üzerine atarak sordu.
"Neden?"
"Ciddi misin? Nasıl neden? O gün hiç hak etmediğim halde bana bağırdın!"
"O gün bağırmam için beni sen zorladın!"
"Hayır sadece seni üzen şeyi bilmek istiyor ve sana destek olmak istiyordum."
"Aksine beni sinirlendirdin!"
"Ama bana bağırmamalıydın!"
"Melanie..."
"Efendim?"
"Beni sana bağırmaya ve kalbini kırmaya zorlamadan gitmelisin!"
"Çok kaba bir insansın Louis"
"Sadece sana karşı..."
"Canın cehenneme Tomlinson"
"Oraya yalnızca sürtükler girebiliyor Melanie üzgünüm seninle gelemem."
"Ah neyse ki ne bok olduğunu ve kimin sürtük olduğunu biliyorum. Ve bunu çok yakında herkes öğrenecek."
"Evet evet..."
Melanie sinirle Louis'nin yanından ayrıldı ve Louis işine dönebildi.
Saat 12:40 da masasını toparladı, telefonunu aldı, ceketini giydi ve Harry'yi beklemeye başladı. Çok geçmeden Harry geldi ve birlikte şirketten çıktılar.
"Ne yemek istersin veya nereye gitmek istersin?" diye sordu heyecanla. Louis ile yemek yiyeceklerdi ve bunun için heyecanlıydı.
"Bilmem sen karar ver"
"Tamam o zaman seni çok güzel bir yere götüreceğim Louis. BAYILACAKSINNN!"
"Umarım öyle olur aksi takdirde aç kalırsam işte o zaman gözüme görünme Harry"
Louis bunu gülerek söyledi ama Harry, Louis gittikleri yeri ve yemeği beğenmezse olayların böyle bir yol izleyeceğini biliyordu.
Sonunda çok lüks bir restoranın önünde durdular, bu Louis'yi pek mutlu etmemişti doğrusu. Harry arabadan inerken Louis onu durdurdu.
" Bak Harry üzülmeni istemiyorum ama burası hiç benlik bir yer değil hani beğenmeyeceğimi biliyorum.O yüzden seni bugünlük yemeğe ben götüreyim olur mu?" Louis istemeden de olsa söylemişti Harry üzülsün istemiyordu ama biliyordu beğenmeyecekti. Öyle de üzülürdü böyle de bunu dile getirirse en azından aç kalmayacaktı.
Harry biraz üzülmüştü ama bunu belli etmemeliydi. "Olur" diye mırıldandı. Louis üzüldüğünü anlamıştı.
"Aman Tanrım çok kabaydım değil mi evet evet çok kabaydım özür dilerim Harry tamam senin gitmek istediğin yere gidelim üzülme lütfen hem ben çok önyargılı davrandım belki severim-""Hey sus tamam senin istediğin yere gidelim değişiklik olur benim için de."
"Bak-"
"Louis kapa çeneni yoksa bir hafta boyunca benimle buraya gelmek zorunda kalırsın."
"Beni böyle tehdit edemezsin! Bu adil değil"
"Hayır ederim"
"Off tamam edersin"
Harry zafer kazanmışçasına sırıtıp arabayı sürmeye devam etti.
Louis onu hamburger yemeye getirmişti... İnanamıyordu gerçekten hamburger yemeye mi gelmişlerdi. Harry göz devirmeden edemedi.
"Louis hanburger yemeye mi getirdin beni sana inanamıyorum!"
"Kapa çeneni. Kazandığım paramın tamamını restoranlarda bitirmek istemiyor olamaz mıyım?" Bunu gülerek söylemişti. Ama Harry onu ciddiye almış gibi görünüyordu.
"Bunun için mi hamburger yiyorsun?"
Harry bunu Louis'ye acırcasına sordu.
"Aptal olma Harry ve bana acıma da aynı maaşı alıyoruz bunu da unutma. Sadece fast food yemeyi seviyorum."
"Ah peki peki."
Yarım saattir hamburgerlerini bitirememişlerdi çünkü Louis çok fazla konuşup güldürüyor ve gülüyordu. Harry bu kadar eğleneceğini düşünmemişti. Ama Louis onu o kadar güldürmüştü ki ağlayacaktı neredeyse karnı ağırıyordu gülmekten.
Harry bir anda ayaklandı. "Ben lavaboya gidip geleceğim sen devam et hemen dönerim zaten."
Louis onu kafasıyle onayladı ve yemeğini yemeye devam etti. Harry ile iyi anlaşmaları onu mutlu ediyordu. Harry aslında düşündüğü kadar kaba ve egoist değildi. Tam tersine kibar ve mütevazı biriydi ama bunu görebilmeniz için onu tanımanız ve onunla vakit geçirmeniz gerekiyordu.Aradan 15 dakika geçmesine rağmen Harry hâlâ dönmemişti. Louis gidip kontrol etmeye karar verdi. Lavabonun yerini öğrenip oraya doğru adımladı. İçeri girdiğinde kimse yoktu 4 kabinden üçü boştu son kabine doğru gitti içerden sesler geliyordu. İnleme
sesleri geliyordu, birkaç dakika bekledi ama içreden kimse çıkmayınca kapıyı çaldı ve kapı hemen açıldı içerden bir kız hızlıca yanından geçip gitti. Karşısında sadece Harry vardı şu anda ne söyleyeceğini bilmiyordu. Kalbi kırılmıştı. Nedenini anlayamadı ama kalbi kırılmıştı. Harry de hiçbir şey söyleyemedi. Louis onu orada bıraktı ve çıktı. Arabaya bindi ve Harry'yi beklemeye başladı. Birkaç dakika içerisinde Harry de geldi. İkisi de konuşmuyordu. Sessizlik huzur verici bir sessizlik değildi. Harry sessizliği bozmaya karar verdi"Louis?"
"Efendim?"
"Kızgın mısın bana?"
"Hayır değilim!"
"Kızgınsın Louis"
"Kızdığım yalnızca bir nokta var Harry yürüyen her şeyi becermek zorunda değilsin. Kendine saygın olsun."
Harry sessiz bir şekilde oturuyordu. Yalnızca "Özür dilerim Louis." diyebildi.
"Her neyse şirkete gitmek istiyorum."
"Tamam."
Yolda ikisi de hiç konuşmuyordu. Louis bu sessizlikten rahatsız oldu ama Harry tek kelime etsin istemiyordu bu yüzden radyoyu açtı. Dave Thomas Junior- I can't make you love me çalıyordu. Louis kafasını cama yaslayarak yolun bitmesini bekledi.
Sonunda şirkete vardıklarında birlikte arabadan indiler Harry süt dökmüş kedi gibiydi. Bu hareketleri ve duruşu normalde olsa Louis'nin gözüne çok tatlı gelirdi ama şu an Harry onun için tatlılıktan çok uzaktı.
"Daha güzel sonlandırabilirdik ama yine de benim için eğlenceli bir yemekti Harry teşekkür ederim."
"Ben teşekkür ederim bana eşlik ettiğin için."
Harry büyük bir aptallık yapmıştı. Ne yapıp edip Louis'ye kendini affettirmeliydi.
kimistemez1larry keşke daha güzel yazabilseydim😔
Umarım beğenirsin😘