sevgili günlük,
biraz eskiyle konuşmak istiyorum.
sevgili 2008,
daha doğrusu sevgili 2008'deki ben,
selam çocukluğum,
selam küçüğüm,
selam çirkin kızım,
mutlu musun orada? o anılarda? seviyor musun etrafındakiler? yoksa kıskanıyor musun onları seni sevdiklerinden çok sevdikleri için?
biliyor musun ben şimdi alıştım. ama geçmişe dönüp sana baktığımda çok utanıyorum. seni sevmediler ve sen kıskandın pişman olacağın şeyler yaptın. senden utanıyorum şu anda. ama şu halimle yanına gelip sana sarılmak isterdim. seni sevmek isterdim. bütün bu olanların sorumluluğunu sana yüklemezdim.
sevgili çirkin kızım,
o kadar çirkinsin ki şu an inanmadığım tanrı senin çocukluğunu yaktı.
hem yaşarken yaktı hemde gülümseyen fotoğraflarını. seni ne bulunduğun aile sevdi ne de o zamanlar inandığın tanrı.
ben seviyorum seni. anlıyorum da. ağlıyorum bazen senin için. ama yine de keşke yaşanmasaydı. keşke yaşamasaydın.
zaten yaşayamadın.
şimdi genç halimleyim ve ben de yaşayamıyorum. ama değiştim biliyor musun? kıskanmıyorum kimseyi. beni sevmiyorlar mı? sorun değil. benim de kendimden hoşlandığım pek söylenemez. nefretle yaşıyorum şimdi.
sana sarılıyorum çirkin kız. seni seviyorum. keşke o zamanlar da sevilseydin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sevgili günlük,
Saggistica18 yaşında bir ergenin günlüğüne hoş geldiniz. okuduklarınız tamamiyle hayal ürünüdür. hayal olması gerçeği hayal ettiği gerçeğini değiştirmemektedir. "sevgili günlük, 'pencereden baktığın kadardır gökyüzü' derler... ben bütün pencerelerimi kapattı...