'2'

57 16 18
                                    

🎶No Manners - SuperM🎶

  Çantasını sinirle evinin girişindeki portmantonun altına attı. Hızla konuşmasına devam ederken ayakkabılarını çıkartmak için eğildi.

  "Bu vaka ile nasıl bir yakınlığım olabilirmiş ki? Hayır yani ayrıca niye dinlenmem gerekiyormuş?"

  Sigarasını yakıp kafasını arkaya doğru attı Kim SeokJin. Genç kıza döndü.

  "Bayılman mı gerekiyor illa yorgun olduğunu kabul etmen için?"

  Salona yayılan bu sevmediği koku ile yüzünü buruşturdu. Alınmıştı bu cümleye ama belli etmeden yavaş yavaş gelip oturdu sevgilisinin yanına genç kadın.

  "Bugün binadakiler sorgulanacaktı." dedi Minji koltuğun yanındaki sehpadan aldığı tokasıyla uzun, kahverengi saçlarını toplamaya çalışırken.

  "Bize uğrayacaklarını sanmam." diye kestirip attı Seokjin.

  Minji omuzlarını silkerek koltuğa oturdu ve ona döndü. Sinirine rağmen gözlerinin içi parlıyordu ona bakarken. Hatta tüm derdine rağmen dudaklarında farkına varmadığı bir tebessüm oluşmuştu bile.

  Sonra tebessümü de gözlerindeki parıltılar da soldu ve o da kafasını geri atıp gözlerini tavana dikti.

  "Gencecik bir kızdı. Nasıl bir hayatı olurdu acaba?" Cümlesinden sonra yutkundu.

  Adam gözlerini yavaşça kapattı. Sigarasından derin bir nefes çekti içine.
"Sevmiyordun zaten kızı."

  "Ne alakası var şimdi bununla? Hem doğru dürüst tanımıyordum bile." diye mızıldandı Minji.

  Sevgilisi yarım ağız gülümseyip endişeli kadına baktı. "Benimle görüşmesini istemeyecek kadar tanıyordun."

  Genç kadının gözleri hemen kısılmıştı. "Nedenini çok iyi biliyorsun."

  "Biliyorum."

  Konuşmanın bittiğini anlayınca kalkıp mutfağa yöneldi. Dolabı açıp uzun uzun baktı. Gözleri sebzelikte duran havuçlara takıldı ve bir tanesini aldı. Onu güzelce yıkayıp soydu ve kıtırdata kıtırdata yiyerek salona geri geldi.

  Kendini tek kişilik koltuğa kendini attığında, çantasındaki telefon çalmaya başlamıştı. İçinden 'daha yeni oturdum' diye söylenirken tekrar kalkıp telefonu aldı. Arayan Ten'di. Cevaplayarak omzu ile kafası arasında sıkıştırdı telefonu.

  Karşıdaki, telefonun açıldığını anladığında konuşmaya başladı. "Selam. Şey, nasıl olduğunu merak ettim."

  Lokması bittiğinde "Endişelenmene gerek yok, iyiyim." gibi kısa bir cevap verdi genç kadın. Koltuğuna geri oturdu.

  "Yarın sabah bir yerde oturup konuşsak mı diyecektim." Sakin kişiliğine ters bir şekilde gergindi adam.

  Minji havucundan bir daha ısırık aldı ve çiğnerken biraz düşündü. Telefonun öbür ucundaki sessizce bekliyordu.

  Genç kadın sinir bozucu şekilde kıkırdadı. "Beni de mi sorgulamayı düşünüyorsun?"

  Görmese de arkadaşının göz devirdiğini hissetmişti. "Saçmalamayı kes de soruma cevap ver."

  Minji tatlı bulmuştu arkadaşının bu halini. "Merak etme saat üçte orda olacağım."

  Ancak Ten'in itirazı gecikmemişti. "Orası çok kalabalık oluyor o saatte, daha erken olmaz mı?"

  "Peki, ikide görüşürüz." diyerek telefonu kapattı genç kadın.

  "İki çok erken sanki." diye söylenen Ten ise telefonunu cebine sıkıştırdı.

real'nost' || kim minji/seokjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin