doğa

15.2K 407 7
                                    

Elimde çevirdiğim telefona baktım ve bir an duraksadım. Ardından düşünme payı bırakmadan telefonun galerisine girerek şifreyi girdim ve bütün fotoğraflar önümdeki ekrana döküldü. İlk resimlere tıkladığımda Uygar ve Ediz'in resimlerini gördüm, Ediz kameranın odağına bile bakmıyordu ama Uygar gülümsüyordu, fotoğrafı Gece çekmiş olmalıydı. Ediz fotoğrafların çoğunda kameranın odağına bakmıyordu ama baktığında da yüzünde mimik oynamıyordu, gülümsemeye dair ufak bir iz bile yoktu.... İlerledikçe kendi fotoğraflarımı görmeye başladığım an galeriye girdiğime pişman olmuştum. Umut, nsanin kendi topraklarında barınan ve insanın ruhundan beslenen en büyük düşmandı. Ve bu fotoğraflar sadece umut ekiyor, acı biçiyordu.

Beni yerle bir eden fotoğraf, sadece ufak bir ayrıntı içeriyordu. Ediz'in göğsüne sokulmuş, uyuyordum ama yeşil gözler canlı ve uyanıktı. Gözleri tam kameranın odağına bakıyordu, suratında fakat bir ifade olmasının yanında dudakları ufak bir gülümsemeye ev sahipliği yapıyordu. Hiçbir fotoğrafta gülümsemeyen Ediz Çağıran bu fotoğraf karesinde belli belirsiz fe olsa gülümsüyordu.

Uykudan uyandığını belli eden dağınık saçları ve mahmur yüzü sade bir güzelliğe sahipti. Nefesimin tıkandığını hissetmemle galeriyi kapatmak bir oldu, bütün düşünceler les kargaları gibi başıma üşüşmüşlerdi. Telefonu sımsıkı kavrayan parmaklarımın boğumları bembeyaz kesilmişti."

46. Bölüm: "EV"

yabancı ( kesitler)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin